15 Şubat 2024 Perşembe

Gezi // Esat Cavit Başak

-Gezi’de sokağın fanzin gibi işlediğini görmüştük. Gezi’den aklında ne kaldı?


Esat Cavit Başak: Cevap sorunun içinde. Tam olarak katılıyorum: Kısa devre ile ve kısa vade için de olsa sokağın fanzin gibi işlediğini gördük. Herkesin elinden geleni yaptığını –ki bu “herkes”e, oradaki özgürlükçü ortama standart dikta şiddetiyle karşılık veren Erdoğan ve yancıları da dahil–, mizahın, ironinin ve eylemin “ülke genelinde” sokağa ilk defa bu kadar uygulamalı ve içten döküldüğünü, bastırılanın tekmesinin ne kadar güçlü, yıllardır sistematik olarak uygulanan faşist şiddetin aslında ne kadar zavallı olduğunu, pasif olduğu varsayılan bir çoğunluğun nasıl harekete geçebileceğini, sosyal medya ve alternatif iletişim yollarının nasıl farklı amaçlar için kullanılabileceğini deneyimledik. En doyurucu hazların sürpriz olanlar, tasarlanamayacak olanlar olduğunu gördük. Deneyimden bir şeyler öğrenmek, ihtiyacımızı dünyada yaşamakla bağdaşır kılmanın yollarını bulmak anlamına gelir. Sadece kolektif ihtiyaçlarımızın bile ne kadar basit, ulaşılabilir olduğunu görmek, buna karşılık her türlü faşist-kapitalist uygulamanın ne denli pespaye olduğunu gözlemlemek çok güzeldi. Devletin ve baskı kurumlarının ne kadar kırılgan olduğu gördük.

Sanat // ke

"Sanat bilinci belirlemek için değil, bilinci özgürleştirmek için yola çıkar"

ke

Frida Kahlo

 




"İyileşmek mi?" dedi Frida. "Ama ben, hasta değilim ki... Kırık döküğüm. Aynı şey değil, anlıyor musun?"

Çağımız İnsanı // Turgut Uyar

 

Çağımız insanı gitgide rahatına daha düşkün olmaya başladı.
Belki her çağda böyleydi ama bugünkü kadar mıydı bilmem?
Bunda bilimin, endüstrinin büyük payı var.
Herkes birbirinin örneği olmayı hiçbir çağda bu kadar istemedi.
"Yeni dünya"nın gerçekleşmesi yakın belki de.
Birörnek giyimler, birörnek şarkılar, birörnek aşklar.
Uçaklar, radyolar, sinemalar durmadan bizi birbirimize benzetmeye çabalıyorlar.
Kişiliksiz bir yaşamayı baş tacı ettik.
Gönüllüyüz.
Kişiliksiz bir çağın şiiri de ister istemez kişiliksiz olmak zorundadır.
Turgut Uyar

Şiirin O İnce Küllerini Toplayanlar // Lawrence Ferlinghetti

 

Kalbin o küçücük uçakları
Kahraman pervaneleriyle
Ne yapabilirler
Karanlığın rüzgârlarına karşı.
Bir yer olmalı
Bir yer olmalı
Her şeyin ışık olduğu.
Lawrence Ferlinghetti
Şiirin O İnce Küllerini Toplayanlar

Füruğ Ferruhzad

 

Belki de var olma alışkanlığı
Ve yatıştırıcılar
Çoktan tüketmiştir insanın
Saf ve yalın iskeletini
Alıp götürmüşlerdir
Ruhlarımızı...

-- -- -- --

bütün o çılgınlıklardan sonra ah yazık
inanasım gelmiyor, akıllanmışım
Füruğ Ferruhzad

Sen // Gottfried Benn

Bana öyle geliyor ki, korkusuz bir insanın çıkıp öbür insanlara şu yalın gerçeği öğretmesi kadar devrimci bir davranış olamaz: sen neysen osun ve hiçbir zaman başka türlü olamayacaksın; senin hayatın budur, hep buydu, hep bu olacaktır.

Gottfried Benn

14 Şubat 2024 Çarşamba

Pablo NERUDA

"Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim. Sevdim ben onu, o da beni sevdi bir ara."

Pablo NERUDA

13 Şubat 2024 Salı

Stephen Jay Gould

Ben; Einstein'ın beyninin kıvrımları veya kütlesiyle, onunla neredeyse eşit yeteneğe sahip kişilerin pamuk tarlalarında ve tersanelerde yaşayıp öldüğü gerçeğinden daha fazla ilgilenmiyorum.

Stephen Jay Gould

Dansçı // Androulla Shati




DANSÇI

Seni parmak uçlarında dönerken gördüm
bilginin bıçak ağzında.
Büyülü, tehlikeli dans.
Dalgalandın ve düştün
kendinin derinliklerine
hasta ruh.
Galeyan!
Girdap!
Karanlık!
İlk dersini aldın.
Şimdi yüzüyorsun
bir ışık tünelinde.
Androulla Shati
İngilizceden Çeviren: Ayten Mutlu

Patika // Gary Snyder

Tüm patikalar mümkün, çoğu boşa çıkmaz. Yolun tıkanması bile kendince güzel, aşmak ayrı bir keyif.

Gary Snyder

Jacques Derrida




Kim bilebilir hiçbir şey bilmemenin ne demek olduğunu?

Jacques Derrida

Kanatsız Kuşlar // Louis de Bernieres

“Gecenin vaat ettiğini, gündüz inkâr eder...”

“Şunu unutmayın ki, hemşire, badem ağacı kışın ortasında çiçek açar.”
Kanatsız Kuşlar
Louis de Bernieres

Tarçın Dükkanları // Bruno Schulz

Şunu söylemeliyim ki, özel ayrıcalıkların hiçbirini kabul etmek istemiyorum....

Hiç birini istemiyorum.
Tarçın Dükkanları
Bruno Schulz

Bulut mu Olsam // Nazım Hikmet


Bulut mu Olsam

Denizin üstünde ala bulut
yüzünde gümüş gemi
içinde sarı balık
dibinde mavi yosun
kıyıda bir çıplak adam
durmuş düşünür.
Bulut mu olsam,
gemi mi yoksa?
Balık mı olsam,
yosun mu yoksa?..
Ne o, ne o, ne o.
Deniz olunmalı, oğlum,
bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla.
Nazım Hikmet
Tüm ifadeler:
Mehmet İşten, Vedat Ertan Demir ve 9 diğer kişi

Tek Bir Günah Vardır: Bilinçsizlik // ke

Tek Bir Günah Vardır Derler, Diğer Günahlar Ondan Türer: Bilinçsizlik..

arada bir opium kaçamağı yapıyorum, kaçamak olduğu için etkisini hissediyorum.. keşke hep kafam böyle olsa.. netameli konularla ilgilenirken, eleştirel bir tutum sergilerken beni daha dayanıklı yapıyor.. yazar düşünmenin değil düşünmeye eşlik eden endişenin ağır bir durum olabileceğini söylüyor.. mutsuz bir bilince sıkıştığımız bir yerde kafamızı kuma gömmek ise gerçekleri değiştirmeyecektir..
köpeklerin bilgeliği sayfasında bir arkadaş caraco'nun kaosun kutsal kitabından iki alıntı paylaşmıştı, ilgi çekici bir kitaptır, modernlikle, geçmodernlikle ilgili hiç de yabana atılmayacak provokatif de diyebileceğimiz düşünceler içerir.. ben de gece kitabı netten biraz incelemeye çalıştım, bazı alıntılar paylaştım, o gün toplamda beş arkadaşım caraco'dan bahsetti.. duyarlılıkları ortalamanın üzerinde olan ve yaşadığımız çağ üzerine eğilebilen arkadaşlar.. hatta biriyle bu vesileyle çağımızla ilgili sohbet etme olanağımız oldu..
kitapta kendi gidişatına kapılmış modern uygarlığın bedelinin delilik olabileceği söyleniyor.. byung chul-han ise daha çok post modern durumu gözlemlemiş ve post modern durumdaki uygarlığın bedelinin depresyon, yorgunluk ve tükenmişlik olabileceğini söylüyor..
sürekli olumsuz eleştiriler paylaşan birisi değilim hatta arada bir kendimce bazı çıkış yollarına bile işaret etmeye çalışıyorum.. mesela bunlardan biri mayısın emek ve eşitlik, haziranın birey ve özgürlük tandanslı etik hareketler olduğu ve gelecek etik harekete temmuz dersek konusunun dünya ve kardeşlik olabileceğini yazmıştım.. belki de modernliği aşmak için onu tamamlamamız gerekiyordur..
bana öyle geliyor ki zaten bu sürecin içindeyiz.. dünya-insanlık ilişkisinin gayet sorunlu bir hale geldiği bilince çıkarıldı mesela.. iklim krizini bilmeyen yok ancak büyük bir tür yıkımının da içindeyiz ve uygarlığımızın gelişimi jeolojik ölçekte bir flaş patlatmaya benziyor.. beri yandan postmodern durumun ya da geçmodernliğin insanlara etki edebilen olumsuz yönleri de var.. hız, sanallık, parçalanmış hayatlar, performans baskısı, bıkkınlık, hakikat-sonrası ve utanç sonrası siyaset, bireysel özgürlüklerin geçkapitalizmde atomize bireyciliğe bükülmesi ve buna bağlı olarak gelişen narsisizm gibi etmenler artık seçilebiliyor.. uyarılar ve eleştiriler önemlidir, özellikle piyasaların ve kurumsal siyasetin çizmeye çalıştığı pozitif toplum tablosu gerçekçilikten uzaktır.. çıkışı olmayan bir labirentin içinde uyarıcı almış fareler gibi şimdiki zamana hapsolan, eskiden bir rahatsızlık olarak kabul edilen nostaljinin revaçta olduğu bir dönem, bu saydıklarımız doğru ya da yanlışın ötesinde gerçek şeyler..
beri yandan modern durumda sınırları daha belirgin olan ikiliklerin postmodern durumda sınırlarının silikleşebilmesi; kadın-erkek, organizma-makine, doğru-yanlış, kültür-doğa vb. gibi.. modern üretim toplumlarından, üretim çağından tüketim ve arzu çağına geçilmesi ve bunun yeryüzü üzerindeki basıncı artırması gibi şeylerden de bahsedilebilir..
tüm bunlara rağmen acaba bu çağın olanakları nedir.. işte bu da özellikle amatör edebiyatçı ve düşünürlerin üzerine düşen şeylerden biri bence.. amatör seven demek.. duyumsama ve düşünme olarak yazma etkinliğini kendi yaşamından ayırmayan bu yaklaşımın büyük anlatılar yerine küçük ve samimi hikayeler potansiyeline sahip olduğu söylenebilir..
geleceğimizi belirleyecek şeylerden birinin adı konuldu, dünya ve yaşam odaklı, dünya ve yaşamı tahrip etmeyen bir nicelikle sürdürülebilir bir doğa kültürü yaratabilecek miyiz.. yoksa ferri açmazı denilen bir durum bir mukadderat mı, uygarlık topyekün kendini ve insanlığı imha etmeye mi yazgılı.. bilmiyoruz.. bu noktada farkındalık yerine idrak kelimesini öneriyorum, evet farkındalık bir adımdır ancak idrak farkında olunan şeyin yüklediği sorumlulukla davranmayı ifade eder..
yaklaşık on yıldır uygarlık sorunu üzerine okumaya, düşünmeye çalışıyorum.. yeniilkellik hareketleri oluşabileceği gibi öyle görünüyor ki siborglar da yolda.. ancak insanlığın yeryüzü üzerindeki basıncı yani talan ve istila durumu düşünülecek olursa makul önerilerden biri üretim, tüketim ve üremeden geri çekilmektir..
yabanıl diye bir sitede insanmerkezci uygarlık şöyle anlatılmıştı.. insanlar iyiye doğru bir nehire sırıklar saplamaya başladılar ama öyle bir noktaya gelindi ki bu gelişmenin, biriktirim kültürü ve uygarlığının bedeli nehrin tıkanması oldu, birey ya da grup insiyatifleriyle sınırlandırma ve geri çekilme pratikleri o sırıkları nehirden sökmek anlamına gelebilir mi acaba, kulağa açgözlü sınırsız ihtiyaçlar dünyasından daha sevimli geliyor sınırlandırma pratikleri, yani temkinli ve tedbirli olmak..
malum artık potada türcülük var, biz bu dünyanın efendisi değiliz, bir piramitin en tepesinde yer alan üstün bir canlı değiliz, bir sistemin üstünde değil içinde olan diğer türler gibi bir türüz sadece.. 21. yüzyıl bunu idrak etmek durumunda kalacak olan bir yüzyıldır.. bu gezegeni mahvedip uzaya açılmak kulağa hiç de hoş gelmiyor, umarız yapabileceğimiz başka şeyler vardır..
açık yürekli hedonizmden açgözlü hedonizme meyil eden bir çağda eğer bir hazdan bahsedilecekse, masum bir hazdan bahsedilecekse bu da doğru davranmanın getirdiği hazdır..
tek bir günah vardır derler, diğer günahlar ondan türer: bilinçsizlik..
ke

Niçin Felsefe Yaparız? // Jean François Lyotard

Felsefe yapmak arzu­nun hareketine açıkça boyun eğmek, onda kap­sanmaktır ve aynı zamanda hareketin akışından çıkmaksızın onu anlamaya çalışmaktır.

Arzu mevcudiyet ile yokluğu birbirine karıştırmaksızın bir arada tutan güçtür sadece. Felsefe yapmak bilgeliği arzulamak değildir, arzuyu arzulamaktır.
Burada şunu anlamalıyız ki, düşünmek zaten konuşmaktır. Düşündüğümüz şeyin adını koyamıyorsak düşünmüyoruz demektir. Adını koyduğumuz şeyleri bir araya getiremiyorsak yine düşünmüyoruz demektir.
Bir türlü ete kemiğe büründüremediğimiz sadece bir kadın değil, aynı zamanda çözülmekte olan bir toplum, çağın tanınmaz hale getirdiği diğerleri ve ilk önce anlarını saçıp bir daha bir araya getiremeyen bir zaman.
Öyleyse kaçınamayacağımız şu güdüden ötürü felsefe yapacağız: ‘Eksikliğin mevcudiyetine sözle tanıklık etmek.’
Felsefi söz inancın sözü değildir, bilimin sözü de değildir. Doğrudan doğruya simgeselliğin içinde, her şeyin işaret olduğu metafor mantığı içinde değildir felsefi söz; ama anlamın tamamen kendisine bağlı olduğunu ve laboratuvardaki bilgin gibi neredeyse hem soruları sorup hem cevapları verdiğini de kabul etmez.
Öğretim kuyumcu sergisinden baş­ka bir şey değildir, hayranlık vericidir gerçi, ama kazancı yoktur.
"Niçin" soruşturulan şeyin yok oluşunu kendinde taşır.
Niçin Felsefe Yaparız?
Jean François Lyotard

Gerçek Söz //Jean François Lyotard

Gerçek söz kendini dinlemede değildir, gerçek söz kendini söylemek istediği şeyin kılavuzluğuna bırakmaya çalışır.

Jean François Lyotard

Yaratıcı // Jean François Lyotard

 Yaratılan yaratıcısının yaratıcısıdır.

Jean François Lyotard

Dilimiz // Ludwig Wittgenstein

"Dilimizi eski bir şehir olarak görebiliriz: daracık sokaklar ve küçük meydancıklar, eski ve yeni küçük evler ve yeni dönemlerde büyütülmüş başka evlerden oluşmuş bir labirent; bütün bunlar, cetvelle çizilmiş geniş caddelerin kenarlarına dizili hep bir örnek evlerden oluşan birçok yeni varoşlarla kuşatılmış."

Ludwig Wittgenstein

Bumerang // ke

Bumerang 

Mekanı yutmuş zamana
bir bumerang gibi fırlattın bizi
yani senin parmağın varsa
olsa olsa
kendimize yakışan yalanı giyindiğimiz
ve nicedir unutmak istediğimiz
istemediğimiz ne çok şey taşıdık biz
o hınçla kestik parmaklarını
attık mı kollarımızdan?
zamanı tökezleyen mekanda
bir koyup hepsini aldığımız
bir koyup herşeyi verdiğimiz
hatalıysam bildir
ne için lütuflarla lanetliyiz
söyle saçtığın anlamlara
hangisi giz hangisi gereksiz
derken rüya derken kabus
çaresiz çaresiz
o hırsla atıldık mı kollarına?
Tanrım
seni baştan yaratıp
ellerimiz boş döneceğiz sana
haberin olsun
saf bir bumerang!
Amin!
ke

4 Şubat 2024 Pazar

Kollekt - Ağustos23 - 2

 




İşkence görmüş ve kafatasına vurulmuş,
Lanetlilerin hangi delice halüsinasyonları
beni kendi kafatasımdan çıkıp
Senin için huzuru bulana kadar
Sonsuzluğu aramaya itiyor,
— ve tüm insanlık için
Başlangıcı aramaya..
Allen Ginsberg

-- -- -- --

Sen değilsin yitirdiğim,
dünya.

-- -- -- --

"Bir kadının nerede başlayıp nerede bittiğini kim bilebilir ki? Benim köklerim var, bu adadan daha derin köklerim var. Denizden daha derin, karaların yükselişinden daha eski. Ben karanlığa uzanırım. Ay yokken ben vardım. Kimse benim ne olduğumu söyleyemez; güce sahip bir kadının, bir kadının gücünün ne olduğunu söyleyemez."
Ursula K. Le Guin
Tehanu

-- -- -- --

Ülkelere karşı bugüne kadar tiksinti dışında hiçbir duygu beslemedim. Alayını yok etmek gerekir orospu çocuklarının. Ayağa kalkıp takım elbise ve yalaka bir gülümsemeyle yalanlar söyleyen, faşistçe antlar içen bütün parazit siyasetçileri kurşuna dizmeli.
Irvine Welsh
Trainspotting

-- -- -- --

Hepimizin boynuna tekdüzeliğin yuları geçirilmiş. Hepimiz kim bilir neyi bekliyoruz... Evet, hepimiz bekliyoruz. Bazılarının kafası daha karışık ama bekleyiş hepimizin.

Sevmek, sahiplenmenin en güzel yoludur herhalde. Sahiplenmek ise sevmenin en çirkin yolu.

Jose Saramago

-- -- -- --

Ben aşkın ortaklaşa bir zevk olduğuna, neredeyse herkes için yaşama yoğunluk ve anlam kazandıran bir şey olduğuna inanıyorum, bence aşk bütünüyle risksiz bir düzende yaşamın zenginliği olmaktan çıkar.
Alain Badiou
Aşka Övgü

-- -- -- --

İnsan yaşadığını, hayatı anladığını sanıyor. Ama sonunda hiçbir şey anlamadığını, hiçbir şey bilmediğini anlıyor, hiçbir şey görmediğini görüyordu. Zihnimizin ördüğü bir aldanış örtüsüne bürünmüş halde yaşayıp gidiyoruz. Bu örtü, gözlerimizden gerçeğin yüzünü gizlemektedir.
Romain Rolland
Jean-Christophe 1

-- -- -- --

Bir şeyden özgürlük, bu çok şeydir ama yeterli değildir; bir şeye doğru özgürlükten çok daha az şeydir.
Sözlerim aynı zamanda bir isyandır. Doktrinin kendi adına işlenen suçları haklı göstermeye hakkı olduğunu reddediyorum.
Czeslaw Milosz

-- -- -- --

Neden yazdım? Çünkü hayatı tatmin edici bulmadım.
Tennessee Williams

-- -- -- --

Öyle sanıyorum ki benim mutlu olacağım yer hep bulunmadığım yer olacaktır. Ya da daha açık söylemek gerekirse; Bulunmadığım yer, kendim olduğum yerdir. Ya da, iyice dobralaşırsak. Dünya dışında neresi olursa olsun.
Paul Auster
Cam Kent

Kollekt - Ağustos23

68 Woodstock



“Yazmayı sizi çevreleyen dünyadan, hem size dayattıklarından hem de size sunduklarından, öğrenirsiniz.”
"Kendimizi bir tek doğru yol olduğu fikrinden kurtararak özgürleştirmek zorundayız."
Howard S. Becker

-- -- -- --

“Özgürlük, kaybedecek hiçbir şeyim yok demenin bir başka yoludur.”

"Yaşam ateş gibi, tıpkı içine alıp yok eden bir ateş gibi ama şimdi bu gerçekle birlikte yaşamayı öğrendim".
Janis Joplin

-- -- -- --

Ruhu arzulamaktan kurtaran boşluk zamanı derinleştirir...Zamanı radikal bir geçiciliğe iten şey arzudur çünkü ruhun hızla ileri atılmasına yol açar. Ruh sükunetle durduğunda, iyi zaman meydana gelir.
Byung-Chul Han
Zamanın Kokusu

-- -- -- --

Fakat toplumun kuramlarına isyan eden birey dışlanır, damgalanır, taşlanır, demek istiyorsunuz. Olsun, ben bunu göze alıyorum, benim ilkelerim bilinçli olarak paganizme dönük, ben hayatımı sonuna kadar yaşamak istiyorum.

Deşifre etme ve yorumlama olmadan hiçbir gerçek keşfedilemez, hiçbir şey öğrenilemez.
Gerçekler, düşünmenin iyi niyetini temel aldıkları sürece soyut ve keyiflidirler.
Aşkta olduğu gibi doğada ya da sanatlarda söz konusu olan haz değil gerçekliktir.
Gilles Deleuze

-- -- -- --

Unutacağımız hiçbir şey kalmayana dek her şeyi unutabilirsek tanrıyla karşılaşacağız, ama oraya kadar unutmayı beceremiyoruz bir türlü.
Latife Tekin

-- -- -- --

Hayatta ilgimi çeken tek şey, boş bir sayfa!
Jennifer Clement

-- -- -- --

"Takılıp kalmış zihin, düşüncelerini olan bitene göre düzenlemektense, olayları kendi fikrine göre eğip bükmeye varır."
Henri Bergson

-- -- -- --

Bizim kendi ölçeğimizde gerçekleştirebileceğimiz tek mucize, yaşamayı sürdürmektir.
Şu kırılgan yaşamımızı kırılganlığıyla korumaktır ve buna her doğan gün yeniden başlamaktır, kör olan gözlerimiz değil de yaşamın kendisiymiş gibi...!
Jose Saramago

Bu Ülke // Cemil Meriç

Hayatı anlamadan geçip gidiyoruz. Olgunlaşmak kalbin daha hassas, kanın daha sıcak, zekânın daha işlek, ruhun daha huzurlu olması demek. İçl...