Deepten Gelenler // ke

deepten gelenler..

...

yine de bilinç sahibi canlılar olduğumuz için bazı marjlarımız olduğu söylenebilir.. bir dostum dezavantajı avantaja çevirmekten bahsederdi.. yani birbirimize verebileceğimiz şey olarak geriye sevgi ve dostluğun kalması da belki de bizim hissemize düşen avantajdır..

geçici olanların çoğaldığı bir dünyada kalıcı olana yönelmek.. büyük sözlerin, işlerin ve anlatıların bittiği bir dönemde insan boyunda mutluluklarla oyalanmak.. eğer çağın inişini yaşıyorsak, adı üstünde, inişin rahatlığı ve hafifliği.. bizden bir şeyler aldıysa eğer çağ, başka bir yerden de vermiş olmalı.. salın/alım..

bir evimiz olur; bunları keşfederiz beraber: bizi düş kurmaya, yaratmaya, oynamaya, paylaşmaya sevk eden şeyler.. ırmaklar, yapraklar, yağmurlar, suyun karakteri, mevsimlerin karakteri, gökyüzü, samanyolu, süt, bebek, nem, küf, is; bizi alıp götüren kokular, meltemden kasırgaya rüzgarlara dayanmaya çalışan kanatlarımız, kuşlarla büyülenmek, cikcikcik cugucugucugu cikcikcik (mustafacuk kuşu), bulutlarla büyülenmek..

bu zamanla aramız, insanlarla aramız sisli, yüreklerde sevgi varsa belki de yağmur yağar geleceği görmüş, çölü görmüş hayatlarımıza.. şafakla, günbatımıyla, çocukken ay aydı, şimdi ise kel bir tanrı, herşeyin üzerini örten masumiyet: eşsiz, kristal kar taneleriyle, nazlı uçurtmalarla büyülenmek..

ışık oyunları, gölge oyunları: yanıp sönen bir ışık, yanıp tutuşan bir gölge.. dipte vurgun yemek, fosforlu cevriye, karanlığı şiirlemek, kalbe, derine dokunan kabarcık: deeper underworld.. anadolu, erenler, içimizdeki yunuslar ve aynaya verdiğin nefesle, buğuya çizdiğin bir düş: karaca..

mavinin özgürlüğü, kırmızının sıcaklığı, telaşı, ılıklığı, ufka bakan cesareti, elele tutuşmanın muazzam sadeliği, yaşamı onayan güveni, zamana kafa tutan kahverenginin nesneleri anıya çevirebilen büyüsü, dumanla bile iletişim kurulabilirken renklerle ne çok şey anlatılır, işlenir tohum saçan belleğe..

evrenin aklı, evrenin kalbi, evrenin ruhu.. mucizelerle (anlamla, değerle) örülmüş dokular, d/okumalar, dokunmalar, (Eros: Bu tanrılar deli, cennetle cehennemin kapılarını, bana, bir çocuğa teslim ettiler. Bu tanrılar akıllı, kimse bir çocuğa kızamaz.))

üçbin türlü duygu varmış, bize bir ömür yetecek kaynaklarımız var.. umarım böyle olur: her şey tüm dünya, tüm canlılar için daha iyi olur, daha güzel olur..

pıt! amin.

kapının ardındaki doğrulara uzanan çocuğun

dünya meclisindeki coşkulu hayvanların

yeniden birlikte başlama özleminin

insanların, odadaki insanların, sokaktaki insanların

kıymetini bil herşeyin (John Berger)

pıt: ecstasy: vecd.

(Foto: Sevilen, Maral, Doe, Genç Dişi Geyik)