29 Ağustos 2024 Perşembe

Kargo // Birhan Keskin

Birhan Keskin – Kargo

Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun.
Lazım olursa açar okursun. Olmazsa da olsun, bir zararı yok
burada dursun.
Şuraya bir cümle koydum. Bırak, acımızı birileri duysun. Hem
zaten şiir niye var? Dünyanın acısını başkaları da duysun!
Acı mıhlanıp bir kalpte durmasın. Ortada dursun. Olur ya biri
eline alır okşar, biri alnından öper. Az unutursun.
Buraya tabiatı koydum. Ağaçları, suyu, ovayı, dağı. Onlar bizim
kardeşimiz, çok canın sıkılırsa arada onlarla konuşursun.
Buraya, küçük mutlu güneşler koydum. Günlerimiz karanlık ve
çok soğuyor bazı akşamlar, ısınırsın.
Buraya, bir inanç bir inat koydum. Tut ki unuttun, tekrar bak,
o inat neyse sen osun.
Buraya yolun yokuşunu koydum. Bildiğim için yokuşu. Zorlanırsa
nefesin, unutma, ciğer kendini en çabuk onaran organ, valla bak,
aklında bulunsun.
Buraya umutlu günler koydum. Şimdilik uzak gibi görünüyor,
ama kimbilir, birazdan uzanıp dokunursun.
Buraya bir ayna koydum arada önüne geç bak; sen şahane bir
okursun. Mesai saatlerinde çaktırmadan şiir okursun. N’olcak ki,
bırak patronlar seni kovsun!
Burada bir tutam sabır var. Kendiminkinden kopardım bir parça,
(bende çok boldur) lazım oldukça ya sabır ya sabır, dokunursun.
Burada güzel çaylar var. Bu aralar senin için çok önemli. Bitki
çayları, kış çayları, şuruplar, kompostolar. Demlersin, maksat
midene dostluk olsun.
Şuraya Youtube’dan müzikler, Bach dinle filan, koydum. Ama
müzik konusunda sen benden daha iyisin, koklayıp buluyorsun.
Buraya bir silkintiotu koydum. Kırk dert bir arada canına
yandığım, kırkına birden deva olsun.

27 Ağustos 2024 Salı

Kıymetini Bil Her Şeyin // John Berger

Kıymetini Bil Her Şeyin

...
bize doğru açtıkları patikaların ve onlara açılmalarımızın
çimenin adaletinin, ki sarayları çökertir ama arayış türkülerini saklar
dalgalara isim koyan teknenin, hayatın kâsesinin, günlerle dolup
sevdiği şeye dönüşmek için batan
ağacın oldum olası tohum diye bildiği şeye dönüşen belleğin
sözlerin
ekmeğin
kapının ardındaki doğrulara uzanan çocuğun
dünya meclisindeki coşkulu hayvanların
yeniden birlikte başlama özleminin
insanların, odadaki insanların, sokaktaki insanların
kıymetini bil her şeyin
John Berger

Pastane // ke

pastanede oturuyorduk, bir gençkızı yandan görüyordum, sanırım karşısındaki babasıydı, iki masa ötedeki bir bebeğe bakarken gayriihtiyari tebessüm etti, dudakların kıvrımına ilişmiş sonsuzluk diyorum ben o tebessümlere.. sadece edebiyat ve felsefeden alıntı yapmıyorum, kendimi onarırken hayatta karşıma çıkan enstantaneler var.. pek çoğu sözcüklerden daha etkili..


ke

26 Ağustos 2024 Pazartesi

Gulliver’in Gezileri // Jonathan Swift

Gerçek, akıllı kişileri daima etkiler.

İnsanların, aksaklıklarını örtmek için takındıkları ihtişam ince bir cila tabakasından başka bir şey değildir. Hele ruh ve bedenden yana bunca çarpıklıklarına, bunca zaaflarına göz yumarak gururlanmak tam çılgınlıktır. Bu yol insanlığı yok olmaya götürür, insanlar için biricik kurtuluş yolu; ne olduklarını bilmek, bütün hareketlerini fazilet ve aklın buyruklarına göre ayarlamaktır.
Her şeyin yalnız oranlama ile büyük ya da küçük olabileceğini söyleyen filozoflar ne haklıdır!
Gulliver’in Gezileri
Jonathan Swift

Erişkinlik // Friedrich Nietzsche

Erişkin olmak, bir çocuğun oyun ciddiyetinin yeniden kazanılmasıdır.

Friedrich Nietzsche 

25 Ağustos 2024 Pazar

Yan Değiniler // Ludwig Wittgenstein

"Kitap yaşamla doludur-bir insan gibi değil, bir karınca yuvası gibi."
Yan Değiniler
Ludwig Wittgenstein

Altıkırkbeş Yayınları / Çeviri: Oruç Aruoba 

24 Ağustos 2024 Cumartesi

Boşvermek // ke




boşvermek

bir boşluk çiz
şimdi onun bir içine
bir de dışına boşluk çiz
in yukarı
düş içine
ke

23 Ağustos 2024 Cuma

Rahatsızlık // ke

rahatsızlık sadece kafaya vurmuyor, kalbe de vuruyor; kafadan rahatsızsın, kalben rahatsızsın; neyse ki uyku her yeni güne bir reset atıyor... geleceğe inanmayan geçmişe döner deniyor; başımıza gelmedi değil ama geleceğe yüzünü çevirmeyi de denemeliyiz bence, anlam üreten imkanlara, değer yaratan olanaklara, aynı ufka baktığın yeni ilişkilere.. (bu mümkün mü, şarkılar mümkün diyor, ezgiler ve ritmler, tınılar, vokaller tükenmez diyor).. yoksul hayatlar değil, içinden geldiği gibi yaşayabildiğin, içinden geldiği gibi içinden geçebildiğin sade hayatlar için...

22 Ağustos 2024 Perşembe

Franz Kafka / Dönüşüm Öyküsü Üzerine

Herkes, beraberinde taşıdığı bir parmaklığın ardında yaşıyor. Şimdi hayvanlarla ilgili bunca şey yazılmasının nedeni de bu. Özgür ve doğal bir yaşama duyulan özlemin ifadesi. Oysa insanlar için doğal yaşam, insanca yaşamdır. Ama bunu anlamıyorlar. Anlamak istemiyorlar. İnsan gibi yaşamak çok güç, o nedenle hiç olmazsa kurgusal düzeyde bundan kurtulma isteği var.. Hayvana geri dönülüyor. Böylesi, insanca yaşamaktan çok daha kolay. Herkes sürüye katıldığından ötürü güven içerisinde, kentlerin yollarından geçip işe, yemliklerin başına eğlenceye gidiyor. Tıpkı büroda olduğu gibi, sınırları iyice çizilmiş bir yaşam. Böylesi bir yaşamda mucizeler değil, yalnızca kullanma talimatları, doldurulacak başvuru formları ve kurallar var. Özgürlükten ve sorumluluktan korkuluyor. O nedenle insanlar, kendi yaptıkları parmaklıkların ardında boğulmayı yeğliyor.

Franz Kafka, Dönüşüm Öyküsü Üzerine

21 Ağustos 2024 Çarşamba

Karanlığın Sol Eli // Ursula K. Le Guin

Ulaşılacak bir sonu olan bir yolculuk yapmak iyidir; ama asıl önemli olan yolculuktur.

Karanlığın Sol Eli
Ursula K. Le Guin

19 Ağustos 2024 Pazartesi

Müzik // A. Fawer

Schopenhauer müziğin yapısının doğal dünyayı kopyaladığına inanır: Bas sesler cansız maddeleri, armoniler hayvanlar dünyasını, melodiler ise insan düşüncesini betimler. Müzik, özde evrensel İrade'nin kopyasıdır. Müziğin öteki sanat türlerinden farkı, kendi kendini içermesidir. Başka şeylerin aksine, soyut duyguları barındırır; böylece dinleyicinin yaşamın duygusal özünü acı çekmeden algılamasına izin vererek, zihni estetik bilince uyandırır.

A. Fawer

18 Ağustos 2024 Pazar

Konuşma // Emil Michel Cioran

Konuşanların sırrı yoktur. Ve hepimiz konuşuruz, kendimize ihanet eder, kalbimizi teşhir ederiz; her birimiz dile gelmezliğin celladıyızdır; her birimiz sırları, en başta da kendi sırlarımızı yok etmek için yırtınırız.

Emil Michel Cioran
Öyle bir konuşma türü vardır ki dile getirdiğimiz şeyin arkasında dile gelmez bir şey vardır. Bu tür konuşmalarda ses tonu önem kazanır. Şiir kurmak ve felsefe yapmak insanı dilegelmezliğin eşiğine taşıyabilir.

16 Ağustos 2024 Cuma

Tanrı // Mooji

Tanrı seninle oynamıyor.

Tanrı sen olarak oynuyor.
Mooji

Büyük Güçler

bence büyük güçler devreye girecektir, ilim, irfan, sağduyu, merhamet, çelişki, eleştiri, ironi, isyan, direniş, kaos, kozmos..

Aklın en doğru ahlakı özeleştiridir. Theodor Adorno

Kardeşime duyduğum sorumluluk özgürlüğümden önce gelir. Levinas

15 Ağustos 2024 Perşembe

Ateş Yakana Kılavuz / Yakın / Oruç Aruoba

Şunu bil: ancak zorlukla yakılan ateş,

temelden, gerçekten yanar - ve ısıtır...
Ateşinin kolayına kaçamazsın.
Ateş yakmanın, bir de, odun taşıması vardır - ve, kül küremesi, ocak temizlemesi...

Yeri gelir, ufacık bir odun parçasını biraz oynatman, bütün ateşinin yanış yönünü değiştirir.


14 Ağustos 2024 Çarşamba

İçimizdeki Maymun // Frans de Waal

 Zaferin yüzlerce babası vardır ama yenilgi yetimdir, derler.

İnsan gülüşü bir yatıştırma işaretinden türemiştir, kadınların erkeklere nazaran daha fazla gülmesinin sebebi de budur. Davranışlarımız, en dostça haliyle bile, binlerce şekilde saldırganlık olasılığının ipuçlarını verir.
Erkekler için iktidar en büyük afrodizyaktır, hem bağımlılık da yapar. (Herhalde maymun halimiz böyle, Tanrı halimiz de böyle mi acaba? Evolution, Revolution, Love.)
Bilinçli olsun olmasın, sosyal üstünlük daima zihinlerimizdedir.
Kötülükler eski zamanda daha az idi demek doğru değil! Bu dönemde kötülüğü öğrenmek sadece daha kolay.
İnanın bana, araştırmalarda birbirlerini katlettikleri ortaya çıksa şimdiye herkes bonoboları ezberlemişti. Asıl sorun barışçıllıkları.
Mahremiyet ve baskı gibi meseleler olmasa özgürlüğe gerek olur muydu?
İçimizdeki derinliklerde biz insanlar vahşi ve ahlaksızdık.
Gelecek uğruna geçmişi aşmak gerekir.
İçimizdeki Maymun
Frans de Waal

6 Ağustos 2024 Salı

Kültürlerimiz // ke

Dünya ne sandığın kadar küçük ne de sandığın kadar büyük bir yer

Terry Eagleton, adı oldukça manidar olan Kuramdan Sonra kitabında, fazla ileriye gittiğini düşündüğü kültürelcilere karşı bizi biraraya getiren şeyin doğrudan ya da empati yaparak doğamıza içkin acı olduğunu öne sürer. Bizim doğal eğilimlerimiz vardır, 8 karakteristik duygumuz vardır (Tiksinti, öfke, umut, korku, şaşkınlık, üzüntü, sevinç ve kabul) ancak onları harekete geçiren şey yüklediğimiz anlamlardır. 21. yüzyılın başat konularından biri olmaya namzet kültür konusu. Amacı da belli, moda tabiriyle sürdürülebilir bir doğa kültürü yaratmak, varolan doğa kültürlerini sahiplenmek.
Ben de anılarıma güzellik veren şeyin ne olduğunu düşündüğümde çeşitli kültürlerle bağım olduğu sonucunu çıkarıyorum. Çocukluk kültürü, gençlik kültürü, olgunluk kültürü, aile kültürü, ev kültürü, komşuluk, mahalle, sokak kültürü, okul kültürü, yüksek okul kültürü, oyun kültürü, tavla-satranç kültürü, atari-commodore-pc kültürü, kahvehane kültürü, lunapark kültürü, kumar kültürü, televizyon-sinema kültürü, mutfak-yemek kültürü, türk-islam kültürü, sosyalist kültür, anarşist kültür, iletişim kültürü, muhit, metropol kültürü, köy kültürü, seyahat kültürü, çizgifilm, mizah dergisi kültürü, din, etik-ahlak, felsefe, edebiyat, müzik, şiir, sanat kültürü, tarih kültürü, toplum, halk kültürü, bilim kültürü, siyaset kültürü, meslek, uğraşı kültürü, geleneksel, modern, postmodern kültür, otantik kültür, underground, yeraltı kültürü, sevgi, dostluk, saygı (respect!), aşk, barış, dayanışma, özgürlük, iyilik kültürü, kötülüğe kötülükle yanıt veren bir kötülük kültürü. Yalınlık doğruluğun mührüdür demiş Latin özdeyişi; bireye, kişiye gelince, bunca kültür tarafından uyarılan, şekillenen kişilik karmaşık olmak zorunda, Oruç Hoca Roma gibi engin ve dolambaçlı yollara sahip derdi.
Yine 21. yüzyılda kültür tanımının değişeceğini öngörebiliriz. Mevcut tanım: Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü. İnsanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin demiş, yeni tanım egemenlik değil, uyumdan bahsetmek durumunda, çünkü yazar diyor ki, doğayla savaş halindeyiz ve bu savaşı kazanırsak kaybedeceğiz. Başta da onurumuzu kaybedeceğiz. İnsan kendini sınırlandırmayı öğrenebilir. Kolektif ya da bireysel olarak geleceği ve içinde bulunduğumuz durumu düşünerek üreme, üretim ve tüketimden feragati uygulayabilir. Çünkü böyle gidersek elbette bir sınıra ulaşacağız, hatta sınırı aştığımız bir devirdeyiz. Türler yokoldu, yokoluyor, göllerimizin üçte biri kalkınma hevesiyle buhar oldu.
Özgürlük ve eşitlik verimlilik sunaklarında kurban edildi diyordu Eduardo Galeano. Kayıplarımız bununla sınırlı değil. 21. yüzyılan diyorum ben, bir asır sürecek bir yılan hikayesi. farkına varmaya başladık ama önemli olan idrak edebilmek, farkında olunan şeyin sorumluluğuyla davranabilmek. Cihad gayret etmek demek, o halde ha gayret!

3 Ağustos 2024 Cumartesi

Makinelerin Alacakaranlığı // John Zerzan

En derin tutkular, sessizce ve derinliklerde büyür.
Binlerce nesil boyunca insanlar seher vakti uyanıp, güneş battıktan sonra uyudular; gündoğumunun, günbatımının ve yıldızlı gökyüzünün tadını çıkardılar.
Topluluklar karmaşıklaşıp kısmen tabakalı hale geldikçe, toplumsal çözüm olarak yüzyüze ilişkiler de etkilerini yitirirler.
Michel Foucault, etkisi özgürleştirici olmayan önemli bir postmodem figürdü kuşkusuz . Sonunda iktidar bölgesinde yolunu kaybedip, iktidarın her yerde ve hiçbir yerde olduğu­na karar verdi; bu argüman, baskıya karşı çıkmanın modası geçtiğine dair postmodem fikri olanaklı kılıyor.
Sol, birey ve doğa açısından çok büyük ölçüde iflas etti.
Şöyle bas­makalıp ifadeler var: "Sözlü dil insan yaşamının muhtemelen en büyük teknik icadıydı [!]" ve "Dil, insanların birbirleriyle iletişim kurmasını ve paylaşıma girmesini sağlar." Bu bas­makalıp ifadeler, sembolik olanın öncesinde de iletişimin, paylaşımın, toplumun var olduğunu inkar ediyor; halbuki sembolik olan, insan evrimiyle kıyaslandığında çok sonra ortaya çıkmıştır.
Teknolojinin emperyalizmi ile toplumdaki anlam kaybı arasındaki bağlantı asla postmo­dernistlerin kafasına dank etmiyor.
Batı uygarlığını incelemesi sonucunda Spengler şu hükme varmıştı: "Yapay dünya, nüfuz ettiği doğal dünyayı zehirli­ yor. Bizzat uygarlık her şeyi mekanik tarzda yapan ya da yapmaya çalışan bir makineye dönüşmüştür."
Toplayıcı-avcı atalarımızın arasında savaşın, ahlak­sızlığın, kötü alışkanlıkların, çokeşliliğin, köleliğin ve kadın­ların buyruk altına alınmasının olmadığı görülüyor.

Makinelerin Alacakaranlığı / John Zerzan


2 Ağustos 2024 Cuma

1 Ağustos 2024 Perşembe

Pandanın Başparmağı // Stephen Jay Gould

Düzenin kahramanı gerçekten de zamandır. Söz konusu zaman iki milyar yıl mertebesindedir. Bunca zaman bulununca, "olanaksız olan" olanaklı olur; olanaklı beklenir olur; olanaklı nerdeyse kesin olur. Yalnızca beklemek yeterlidir; zamanın kendisi harikalar yaratır.

Pandanın Başparmağı
Stephen Jay Gould

Reaksiyon // ke

Bundan yedi-sekiz yıl önce Gaye Su Akyol şarkısında 'ya o uzaya gidilecek, ya o uzaya gidilecek' dediğinde, müzik de güzel olmasına rağmen ifrit oluyordum, bu gezegenin içine edilecek sonra uzaya gidilecek olarak duyuyordum, bunu kabullenemiyordum, Carl Sagan uzaydaki mesafelerin bize mütevazı olmamız gerektiğini anımsatan, küçüklüğümüzü idrak ettirecek boyutta olduğunu söylüyor, şimdi şöyle düşünüyorum, bu gezegenin kaderi böyle olabilir, bu seviyeye gelene kadar gezegenle ilişkimizi de düzeltiriz belki.

Bir başka tepkim bireysel rekabete farklı bakan bir düşünceyeydi, yazar diyordu ki belki de bireysel rekabet maddi sorunları aşmaya vesile olur. Belli bir maddi eşikten sonra maddi zenginlik istediğimiz varoluşu sağlayamıyor, mutluluk mesela bilincin bir niteliğidir, varoluşumuza anlam vermek ve manevi değerler maddi olanla ikame edilemez, dostluk satın alınamaz. Acı, empati için sevgiden daha güçlüdür denebilir. "Acı çekmemiş biriyle yapılan her sohbet gevezeliktir. Emil Cioran"
Uygarlık sorununun da etkisiyle sosyalizm biraz revaçtan düştü, biz devrimi sadece üretim ilişkileriyle ilgili görmüyorduk, şu motto bize daha yakındı: 'yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek.'

ke

Bu Ülke // Cemil Meriç

Hayatı anlamadan geçip gidiyoruz. Olgunlaşmak kalbin daha hassas, kanın daha sıcak, zekânın daha işlek, ruhun daha huzurlu olması demek. İçl...