İnsanın kurduğu tahakkümün eleştirisi kendinden nefretin ve insan türünün kolektif suçluluk hissinin kültürdışı veya tarihdışı bir ifadesi değil, özeleştirel bir yaklaşımı samimi ve sağlıklı bir biçimde hayata geçirmenin bir parçası olmalı.
Kadınlar üzerindeki tahakküm elbette feminizmin tahakküm anlayışının merkezidir, ama bu aynı zamanda diğer birçok tahakküm biçimini de aydınlatabilecek olan sağlam bir kuram modelidir çünkü ezilenler genellikle hem kadınlaştırılmış hem de doğallaştırılmıştır.
Doğal dünya homojenleştirilir, olumsuz olarak ve insanlara göre 'çevre' olarak tanımlanır. "Eğer tek bir servi ağacı gördüysen hepsini görmüşsündür" lafı, doğanın inanılmaz çeşitliliğine ve zenginliğine karşı genel duyarsızlığın bir ifadesidir; bu doğadaki tüm varlıkları, eksiklikleri, yani insan özelliklerinden yoksun oluşlarıyla birbirinden farksız görmektir.
Doğayı kölemiz ya da efendimiz olarak görmek şıklarını kabul etmek zorunda değiliz. Doğanın biz insanların hiçbir zaman çatışma içinde olmayacağımız bir uyum ve huzur alanı olduğunu varsaymamız da gerekmiyor. Batılı doğa görüşünün reddi, doğa kategorisine dikkatli, eleştirel ve siyasal bir bakışı gerektirir.
Tüm kadınlar empatik, anaç ve işbirliğine yatkın değildir. Bu erdemlerin çoğu gerçek bile olsa kadının yalnızca yakın çevresine karşı tutumuyla sınırlı olmuştur. Kadınlar ne diğer kadınları ille de kız kardeşleri olarak, ne de yeryüzünü ille de bir ana olarak görürler; kadınlar çatışmaya, tahakküm etmeye ve hatta yeri geldiğinde şiddet kullanmaya muktedirler. Batılı kadınlar altlarında buldozer, ellerinde testereyle doğaya saldırının ön cephesinde yer almamış olabilir ama çoğu destekçi taburlarda yer almış ya da dolaylı ve dolaysız pek çok yolla doğayı her gün yağmalayan tüketim kültürüne çoğu zaman bilinçsizce ama şevkle katılmışlar, bu kültürün başlıca simgeleri olmuşlardır.
Kurtuluş kuramının toplumsal cinsiyet, ırk, sınıf ve doğa üzerindeki baskıları dert edinen dört tektotonik katmanı nihayet bir araya geldiklerinde ortaya çıkacak sarsıntılar baskıcı kavramsal yapılarını temelden sarsabilir.
"Doğa" çok geniş ve değişken bir kategori olageldiği ve birçok farklı sömürgeleştirme türüne maruz kalmış olduğu için, doğa üzerindeki tahakküme dair uygun bir değerlendirme, büyük oranda diğer baskı biçimlerinin çözümlemesine dayanmalı ve bütünleştirici bir rol oynamalıdır.
Yeryüzümüze tapınmak için birleşen insanların daimi gücü ve Yeryüzünün onlara her zaman cevap vermesi bana huşu veriyor. Elbette bizi duyuyor! Çünkü O! (kelimeler kifayetsiz kalıyor) Biziz!
Feminizm ve Doğaya Hükmetmek
Val Plumwood
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder