Bir Soru Sordum Tanrıya
Elimde gümüş tesbih
Gölgem ateşe düştü,
yandı, tutuştu…
O bir dede
Ben bir puttum…
Günlerce uçtuk alacakaranlıkta…
Nerede gece yok ki diye sordum Tanrıya…
Duydum işte, rüzgar konuştu, yağmur konuştu…
Ben şu tanrıtanımaz…
Ama Amin! dediler duydum…
Bu söz yüreğime kadar alçaldı…
Ve bildim işte Tanrı şu bilmeden ezdiğim karıncaydı…
Işık sayılı…
Karanlık ise sonsuz…
Şeytan der ki:
Çöle yolladım Tanrıyı ben,
O şimdi aç ve susuz…
Tanrım!
Bu benim son ölümüm olacak…
Hey, unutma adamım…
Ben…
Tepeden tırnağa zor bir yasağım…
Ateşten sırılsıklam yasağım…
Bitir şu oyunu…
Şeytan benim değil, senin önünde diz çökmedi,
Ve bu oyun sürdükçe,
Ben kendime yasağım…
Bir cigara sar Tanrım
İçine esrar koy
İçine sır koy
Göz koy, dudak koy…
Bir nefes…
Dumanı kalp olsun…
Kafan güzel olsun
Sana, sonsuz sarıldığımda…
ke
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder