31 Ekim 2025 Cuma

Konstantin Stanislavski

Sanattaki kendinizi değil, kendin(iz)deki sanatı seviniz ve hayatta en büyük bilgelik, kendi eksikliğinin bilincinde olmaktır.
Bir tutam gösterişsiz gerçek daha değerlidir bizce;
ayağımızı yerden kesen uydurmalardan.
Sorun, bir zamanlar akan yıldız gibi parlayan coşkuyu yeniden ele geçirmektir. Eğer bu coşku yüze yansır ve belleğinizde canlanırsa, bahtınızın yıldızlarına şükranlarınızı sunabilirsiniz.
Bir tutkuyu yaratmak zordur, öldürmekse oldukça kolay.
Eğer bir kuş kendiliğinden havalanmazsa, ormanı altüst etmek yararsız, onu bulamazsınız. Kuşu oyuna getirmek, ıslıkla aldatmak, kısaca ele geçirebilmek için çeşitli hilelere başvurmak zorundasınız.

Konstantin Stanislavski 

30 Ekim 2025 Perşembe

Şeytanın Saati // Fernando Pessoa

Şeytanın Saati // Fernando Pessoa

Şeytanla konuşanların bildiği bir sırdan da bahsedeyim: Tanrı, daha büyük bir Tanrının kuludur.
Kiliseler benden tiksiniyor. Müminler adımı duyunca titriyor. Ama onlar isteseler de istemeseler de, bu dünyada benim bir görevim var. Ben ne Tanrı'ya baş kaldıran kişiyim, ne de inkâr eden tin. Ben İmgelem Tanrısı'yım, yitik, çünkü yaratmıyorum.
Ben olumsuz mutlağım; hiçliğin cisimleşmiş haliyim.
Asla elde edilemeden arzulanan, var olamayacağı için düşlenen şey — bu benim hiçlik krallığım ve bana verilmeyen taht bu. Ben, bütün görevlerin unutuluşu, tüm niyetlerdeki tereddütüm.
Benim büyülü silahlarım müzik, ay ışığı ve düşlerdir.
Yorgun, her şeyden önce yorgun. Yıldızlardan ve yasalardan yorgun; şöyle biraz evrenin dışında kalıp, herhangi bir şeyle kendimi tazeleme arzusu da cabası..

29 Ekim 2025 Çarşamba

Sekizinci Mevsim // Şükrü Demircan

sekizinci mevsim

ben, toprağın unuttuğu bir cümleydim.
köklerim, yeraltında birbirine dua etmişti.
gökyüzü bir yaraydı
her bulut, başka bir intihar biçimini andırmıştı.
zaman, gözlerimde kararan bir boşluktu,
beni bana göstermezdi.
bir kuş düşmüştü içime,
kanat sesinden karanlık çoğalmıştı.
rüzgâr, bedenimin en sessiz yerine
bir çocuk bırakmıştı
adı belirsizlikti, nefesi cam buğusuydu.
ben doğmamıştım;
sadece bir unutuluşun kenarında oyalanmıştım.
sekizinci mevsim,
her şeyin kabuğunun çatladığı,
içinden ışık değil,
bir yalnızlığın sızdığı zamandı...

Şükrü Demircan

28 Ekim 2025 Salı

David Lodge

Benim dinim bilinç, insan bilinci. Onun hassasiyetini arttırmak, onu yoğunlaştırmak ve onu korumak.

‘Yıkılış’taki popüler bir pasajda denildiği gibi, mutsuzluğa karşı hepimizin duyduğu bağlılık, gerçekten ait olduğumuz yerin orası olduğu hissidir.
İnsanoğlunun düşüşü kendini bilmeye doğru düşüştü ve Tanrı da bunu telafi edici kurgusal bir üründü.
David Lodge
Bakalım tersine çevirebiliyor muyuz: İnsanoğlunun yükselişi kendini ve hakikati bilmeye doğru yükselişti ve Tanrı da buna yardım eden bir gerçekti.
ke.



27 Ekim 2025 Pazartesi

Kitap // Fernando Pessoa




Bir kedinin güneş altında uyumasıyla bir kitabı okumak aynı şeydir.

Fernando Pessoa 

26 Ekim 2025 Pazar

Aforizmalar // Franz Kafka




İki çeşit şeytan vardır: Rütbesi alınmış melek, atanarak terfi etmiş insan..

Aforizmalar, Franz Kafka

25 Ekim 2025 Cumartesi

Modern Sanat Üzerine // Paul Klee






Sanatçı bizzat mikroskop ile ilgilenir mi? Tarih ile? Paleontoloji ile?
Yalnızca karşılaştırma amaçları için, yalnızca aklının devingenliğini uygularken. Doğanın hakikatini bilimsel olarak denetlemek değil.
Sadece özgürlük anlamında.

Modern Sanat Üzerine, Paul Klee 

24 Ekim 2025 Cuma

Henrik Ibsen

Hayatımın gidişini, ne yaşayanların, ne de başka şeylerin çizmesine izin vermeyeceğim.
Rosmerler, Henrik Ibsen
Peer — Sen kimsin?
Ses — Kendimim! Sen de bunu söyleyebilir misin?
A Doll's House, Henrik Ibsen
Ve bu sahte gün ışığı içinde iyi kötüden, doğru eğriden ayırdedilmiyor. Kimsenin ne kazandığı, ne de kaybettiği bu tatsız oyundan artık bıktım. Evet. Tek başına mücadele, ümitsiz bir mücadele demektir.
Zaruret mükemmel bir mazerettir.
Bütün insanların ürpermeleri lazım gelirken, içlerinden hiçbiri şu küçücük "hayat" sözünde ne tuhaf, ne ağır günahlar bulunduğunu görmüyor.

Brand, Henrik Ibsen 

23 Ekim 2025 Perşembe

Kelebek Düşleri // Başo

Çamı öğrenmek istiyorsan, çama git; sazı öğrenmek istiyorsan da, saza. Bunu yaparken, kendi kendinle uğraşmalarını bir kenara bırakmalısın; yoksa, gidip baktığın konunun üstüne kendini koyar, o zaman da onu öğrenemezsin.
Kendin ile konun tek birşey haline gelirse, şiirin kendiliğinden çıkar ortaya—sen konunun içine yeteri derinlikte girebilmiş, onda gizli duran pırıltıyı görebilmişsen.
Kelebek Düşleri

Başo (Matsuo Bashō) 

22 Ekim 2025 Çarşamba

Atomik Davranışlar // James Clear

"Siz bilinçsiz olanı bilinçli hale getirene kadar, o sizin hayatınızı yönlendirmeye devam eder ve siz buna kader dersiniz."
Carl Justav Jung
Panzehir, hedefe değil, sisteme öncelik veren zihniyettir. Sonuçtan ziyade sürece aşık olduğunuzda kendinize mutlu olma izni vermek için beklemeniz gerekmez. Sisteminizin işlediği her an tatminkar hissedebilirsiniz. Ve bir sistem sadece zihninizde canlandırdığınız haliyle değil, pek çok farklı şekilde başarılı olabilir.
Hedef belirlemenin amacı oyunu kazanmaktır. Sistem inşa etmenin amacı ise oyunu oynamaya devam etmektir.
...
Bir davranışı ne kadar tekrarlarsanız o davranışla bağlantılı kimliği de o derece pekiştirirsiniz. Hatta kimlik kelimesi Latınce "oluş" anlamına gelen essentias ve "tekrarlı" anlamına gelen identidem kelimelerinden türetilmiştir. Kimliğiniz kelime anlamıyla "tekrarlı varoluşunuzdur."
Alışkanlıklar temelde bir şeye sahip olmakla ilgili değildirler. Birine dönüşmekle alakalıdırlar.
...
Odak noktanız daima belli bir sonuca ulaşmak değil, belli bir türde insan olmak olmalıdır. İlk adım ne ya da nasıl değil, kim. Kim olmak istediğinizi bilmelisiniz. Aksi halde değişim arayışınız dümensiz bir tekneye benzer.
Değişimin üç seviyesi vardır: Kimlik değişimi, süreç değişimi, sonuç değişimi.
Atomik Davranışlar // James Clear

 

21 Ekim 2025 Salı

Stanislaw Lec

- Kaynağına ulaşmak için, akıntıya karşı yüzmek gerekir.
- Başkentte, köpekler bile daha merkezi havlar.
- Bazen şeytan beni tanrıya inanmam için baştan çıkarıyor.
- Gelecek çağlar için bu çağın aptallıkları, bilgelikleri kadar önemlidir.
- Mutluluk adalarına, yanlızca sıradanlığın denizinden varılır.
- Optiğe dair; uzaktan herşey büyük gözükür.
- İnsanın tanrılaştırılması, tanrının insanlaştırılmasına yol açtı.
- Madem Descartes'ten söz açıldı; "nasıl düşünüyorsam öyle varım".
- Sanatı tanımlamak da bir sanatttır.
- Gerçek olan herşey doğru değildir, örneğin yalan.
- Kendi başına sıfır eksi değildir henüz.
- Susmanın konuları tükenmez.
- Gölgem, duruşuma bağlıdır.

Stanislaw Lec 

20 Ekim 2025 Pazartesi

Öyle Bir Şey ki Varoluş




öyle bir şey ki oluştaki varoluş, dipsiz bir kuyudan bile yankılanabiliyor..
sağ gözle sol göz arasında bile derece farkı var ve görüş odağındaki nesne ne kadar yakınlaşırsa derece o kadar artıyor.. yani bize yakın meselelerde nüans bile önem kazanır..
sanat ve felsefe; geçmodernliğin kuyruğunda yaşamaya kıt kanaat yeten iki mucize, sıkıntı yok, evrimden şunu biliyoruz: kafi kafidir..
bazen ironistin insan adına şifa arayışıdır dizelerle infilak ettirilen düzgün durumlar, çarpık durumlar, yamuk durumlar, ecce homo, fazla ve gereksiz anlamlar, durumlar; gereksiz sesler, gereksiz sessizlikler..
-zihin tarlalarından geçiyorum, mayın tarlalarından, zorluyor zırhımı şok, prodigy..
arkadaşlardan:
-şiddet ezilenlerin orgazmıdır, y.e..
-bugün pazar bugün sizi mağaraya kapattılar, ş.k..
-yalnızlık bir okuldur, u.y..
-kelimeler kimseye ait değillerdir; uçuculardır, g.k..
-güneş ileri aysa geri sarar zamanı, e.b..
-sınırsız karmaşıklıktaki bir canlının hüneri sade olmaktır, kaosun hüneri kozmos, k.e..
-kendimi sadece ben korudum, cehennem benim yumruğundan büyük değil, g.e..
-yeni kayboluşlara yelken açtığımız 'süper' bir çağa adım atıyoruz sevgili dostlar, e.e..
duvarlar duvarlara değmiyor
duvarlar teker teker gelmiyor
duvarlar durmadan duruyor
duvarlar delik deşik, olsun boyanıyor
Yiğit Ergün

(Bir de manidar bir fotoğraf ekleyelim) 

19 Ekim 2025 Pazar

Yeraltından Notlar // Fyodor Mihayloviç Dostoyevski







Binlerce putun kol gezdiği bu çağda;
Bir bakışın, bir duruşun, bir hayatın sadeliğine inanıyorum.

Yeraltından Notlar, Fyodor Mihayloviç Dostoyevski 

18 Ekim 2025 Cumartesi

Bir Çift Yürek // Marlo Morgan

Aborijinler çölde giderken aniden dururlar. Morgan da onlara "mola zamanı değil, neden durduk?" diye sorar. Yerli reis der ki; "Çok hızlı ilerledik, ruhlarımız geride kaldı. Ruhlarımızı bekliyoruz."

Tüm insanlar bu dünyayı sadece ziyaret eden ruhlardır. Tüm yaşam ile ilişkimizi gözden geçirme zamanıdır.
Bir Çift Yürek, Marlo Morgan

17 Ekim 2025 Cuma

Etik Değerler // İoanna Kuçuradi

"Değerler adına değer harcamanın bunca yaygın hale gelmesi birkaç ana tarihsel nedene bağlanabilir. Bu nedenlerden bir tanesi de, hiç şüphe yok ki, çağımız düşünürlerinin, bilimsellik peşine düştüklerini sanarak, etik değer sorunlarıyla he­men hemen hiç hesaplaşmamasıdır."

Etik, İoanna Kuçuradi 

16 Ekim 2025 Perşembe

Işık

Bir amacımızda ilerlemeden önce, bir adım geriye çıkmak ve büyük bir resme bakar gibi konuya tüm ayrıntılarıyla bakmak doğru bir hazırlık oluşturmamızı sağlar. Bunu yapmak dış faktörlere bağlı olaylarla ilgili sert tokatlar yememizi engeller.

Işık 

15 Ekim 2025 Çarşamba

Arkadaş Z. Özger

şiirle..
”kadercinin / kendine tapmadan önceki son -ya da sona yakın- öfkesinin bir dünya görüşünün yorumuna başlangıç olan/ çelişkili kötü şiiridir”
gökyüzüne uzanmaktan yoruldu ellerimiz
ne isteriz ne isteriz bilseniz
bilseniz inanca karşı gelmek ne zor
bilseniz ekmek yemek su içmek ne zor
bilseniz mutluluk ah mutluluk
mutluluk çok ötelerde şimdi
nedensiz isteksizliğiyle vermekten kaçındığı bizlere
bizlere yani kendi yarattığına
/ ne gülünç kendi yarattığına /
mutluluk çok büyük ve çok ötelerde şimdi
tanrı kadar
ulaşılmaz
bir ulaşsam bir ulaşsam yok mu ya bir ulaşsam
kimselere bırakmıycam kimselere bırakmıycam
ama gücüm ama gücüm ama gücüm kısıtlı
valla bıktık billa bıktık yaşamaktan
ben insanım dedik günahkâr olduk
ben tanrıyım dedik günahkâr olduk
ben günahkârım valla
ben günahkârım valla ve de tüm günahlarını insanların
topladım omuzlarıma/ ben günahkârım valla
bir hafifledim bir hafifledim ki sormayın
günâhlar ne hafif şeyler öyle ve de ne güzel

arkadaş özger— 

14 Ekim 2025 Salı

AĞAÇ // Björnstjerne Martinius BJÖRNSON

şiirle..
AĞAÇ
İlk yaprakları yeşeriyordu ağacın
Tomurcuk tomurcuk, tek tek.
"Alayım mı onları elinden?" dedi
Kırağı sürünerek.
Saçtan tırnağa titreyip ağaç
"Hayır" dedi, yalvararak,
"Çiçek açıncaya kadar
Onları rahat bırak."
Tomurcuklandı çiçekleri ağacın
Ötüştü bütün kuşlar.
"Alayım mı onları elinden?" dedi
Esintiyle rüzgâr.
"Hayır" dedi sallanırken ağaç,
Titremeden yaprak yaprak.
"Çiçek açıncaya kadar
Onları rahat bırak."
Yaz ortası sıcağında
Ağaç meyvesini verdi.
Çocuk dedi: "Toplayabilir miyim
Artık yemişlerini?"
Eğerken yüklü yapraklarını ağaç
"Tabii" dedi, "toplayabilirsin
Al hepsini,
Hepsi senin için.
Björnstjerne Martinius BJÖRNSON

Çeviri : L. Sami AKALIN 

13 Ekim 2025 Pazartesi

Balık Nefesi

Bir duyguyu bir başkasının yüreğine sızdırmanın zaman istediğini düşünmüştük.
Bir dudaktan nefesini çalmak ancak aşkla meşrudur.
İnsan sevdiği birinden yapamayacağı bir şeyi istememeyi öğrenmelidir bana göre.
İnsan debelendi mi direndim sanıyor.
Kutsaldır ağlamak. Ama bu ibadet her vakit bir başına olmalı.
Yola çıkan çok tökezler. Yine de gitmek lazım...

Balık Nefesi 

Kaleydeskop // ke




aşkla yaşamak bir sebep sonuç ilişkisinden ziyade bir kaleydeskopa beraber bakmak, onu çevirdikçe değişen harikulade desenleri izlemek gibi.. yaşam da özünde bu değil midir?

ke

12 Ekim 2025 Pazar

Kapitalizmde Korku // Dieter Duhm,

Mutluysak, ne diye bu kadar mutluluk propagandası yapılıyor? Mutluluk endüstrisi, insanların gerçek mutsuzluğuna verilen sisteme özgü bir cevaptır; mutsuzluk, kar amacıyla kullanılır. Ruhsal acıların özünde, çoğu kez üstü örtülü, başka ifadelerle süslenmiş, derin bir korku bulunmaktadır. Bu korku, çok çeşitli görünümlerde ortaya çıkar: "Sağlıklı" insanda, başkalarının kendi hakkında ne düşünebileceği korkusu olarak; konuşma korkusu olarak; amirlerden ve rakiplerden, üniformalardan ve kurumlardan duyulan korku olarak; cinsel ilişki öncesinde ve sırasında beliren korku olarak; başarısızlık ya da hastalık korkusu olarak vs. Bu toplumun hayatında her yanda bulunduğu için göze batmayan bu korkuya, çanak yalayıcı üniversite psikologları "normal" der, ama gerçekte, normalden başka her şeydir. Bu korku, bütün hayatımızı zehir eden kötü bir hastalıktır. O, yalnızca bireysel hayatımızın değil, bütün bu toplumun ayrılmaz parçası durumundadır. Bu korku, kapitalizmin malıdır.

Dieter Duhm, Kapitalizmde Korku

11 Ekim 2025 Cumartesi

Hiçbir // Aydın İzbudak

 Hiçbir yerden geldim,

Hiçbir yer acıtmadı bu kadar.
Adım yoktu doğarken,
Şimdi bin ismim var,
Ama hiçbiri ben değil.
Zaman bir nehir değil,
Kırık bir ayna.
Ne kadar baksam
Yüzüm paramparça.
Konuşmak
Bir çeşit kaçış aslında.
Sessizlik daha doğru,
Ama o da çok gürültülü bazen.
Bir anlam aradım,
Ama bulduğum her şey,
Kendi gölgeme aitti.
Ne varsa önümde,
Benim ardımdan geliyor gibi.
Bütün yollar içe kıvrılıyor.
Yürümek
Kendine dönmenin
En keskin hali.
Ve vardığım yer..
Ne zafer, ne yenilgi.
Sadece
Benimle baş başa
Bir boşluk.
Adı yok, sesi yok.
Ama tanıdık.
Çok tanıdık.
Aydın İzbudak

10 Ekim 2025 Cuma

Bizi Biz Yapan Hikayeler // William L. Randal

Bizi Biz Yapan Hikayeler, William L. Randal

Aynı anda hem anlatıcısı hem baş kahramanı hem de okuru olarak bu hikayenin tam "ortası"ndayız; yaşarken oluşturuyoruz; ileriye doğru gidiyor gene de geriye doğru anlıyoruz; ne tür bir hikaye olduğu, nereye gittiği, eskiden nerede durduğu konusun­daki fikrimizi durmadan değiştiriyoruz; olay örgüsü olarak düşündüğümüz şeye kah bir "kaza"yı, kah bir "hata"yı, kah başka bir şeyi ekliyoruz; beklenen gelecekle, hatırlanan geçmişle ya da şimdiyle oynuyoruz; farklı olaylar arasında nedensel ilişkiler kurmaya çalışıyoruz; yalnızca "şimdi ne gelecek?"i değil, "neden"i de merak ediyoruz... Ve bütün bunlar olurken "kişilik"imiz, kendimizin kısmen yazarı olduğu gelişen bir "olay örgüsü"nün (kendisi de, içinde bulunduğu birçok daha büyük hikayeninkilerle sürekli şekillenen bir olay örgüsü) zorunluluklarıyla açığa vuru­luyor ve yeniden yaratılıyor.
İnsan, bir karınca ya da arı gibi tamamlanmış bir yaratık değildir. Benliği ona bitmiş bir ürün olarak sunulmaz, bir görev olarak verilir. Bu yüzden kendi varlığı kendisinden gizlenmiştir ve sürekli gerçek özünü arar. İnsan kendisi ve eşitleri için açık bir soru, bir bilmece ve çoğunlukla bir korkudur. İnsan salt varlığı içinde bir deneyimdir.

9 Ekim 2025 Perşembe

7 Ekim 2025 Salı

Edebiyata Övgü // Mario Vargas Llosa

Yazmak gibi, okumak da hayatın yetersizliklerine karşı bir protestodur.
Kitap bize der ki: Kendi içine gir ve dünyayı keşfet. Ama şöyle de der: Dünyaya açıl ve kendini keşfet.
Bir kitap açık olduğunda konuşan bir beyin, kapalı olduğunda beklemede olan bir arkadaş, unutulduğunda bağışlayan bir ruh, yok olduğunda ağlayan bir yürektir...
Kitap okumanın mahremiyetinde, zihinsel yoğunluğunda ve ruhsal yalıtımında düşlerden ve sözcüklerden aldığımız hazzı bilgisayar ekranın­da da alabileceğimizi kabul edemem.

Edebiyata Övgü, Mario Vargas Llosa 

6 Ekim 2025 Pazartesi

Yürümeye Övgü // David Le Breton

“Yürüme soyar, çıplak hale getirir, dünyayı nesnelerin rüzgarı içinde düşünmeye davet eder ve insana mütevazı ve güzel bir yaşamı hatırlatır. Günümüzde yürüyüşçü kişisel bir tinselliğin hacısıdır, yürürken derin düşüncelere dalar, alçakgönüllü, sabırlı olmayı öğrenir, yürüme bir tür gezici ibadet biçimidir, gezilen dolaşılan yerlerde hiçbir kısıtlama söz konusu değildir yürüyüşçü için, yürüyüşçünün çevresinde muazzam bir dünya vardır.”

“Yürüyüşçünün kırılganlığı fetih ya da küçümsemeden çok temkinli olmaya ya da ötekine açılmaya iter. Kesin olan şu ki yürüyen insan genellikle otomobil kullanan ya da trene veya uçağa binen biri gibi kibirli olmaz çünkü attığı her adımda dünyanın acımasızlığını ve yolda rastladığı insanlarla dostça uzlaşma gerekliliğini hissederek asla insan olduğunu unutmaz. Yürümek benmerkezcilikten uzaklaştırır ve insanı kırılganlığına ve gücüne götüren sınırlar içinde dünyayı yeniler. Olağanüstü bir antropolojik etkinliktir çünkü insanda sürekli anlama, dünyanın yapısı içinde yerini bulma, başkalarıyla olan bağını sorgulama kaygısı uyandırır.”
Yürümeye Övgü // David Le Breton

5 Ekim 2025 Pazar

Pasif Dünya

 "Pasif Dünya efsanesi, gezegenin durgun madde, insan draması için bir arka plan ve kullanmamızı bekleyen bir kaynak stoku olduğuna inancıdır. Bu inanç dünyayı canlı, ilişkisel ya da kendi kendini düzenleyen olarak değil, maddi değer çıkarabildiğimiz, evcilleştirebildiğimiz, dönüştürebildiğimiz şeylerden gelen sessiz bir nesne olarak çerçeveliyor."

4 Ekim 2025 Cumartesi

Şu Edebiyat Denen Şey // Andrew Bennett

"Kendi sözcüklerim beni şaşırtır ve bana ne düşüneceğimi
öğretir."
- Maurice Merleau-Ponty
"Travmatik" sözcüğü "yara" anlamındaki Eski Yunanca "trauma"dan gelir. Yaratıcı yazı yaralayan şeyden doğar.
Merak ve sabır genellikle bilgi ve özgüven kadar önemlidir.
Okumak, öngörülemeyene maruz kalmaktır. İlk kez bir şiir, oyun, kurmaca, hatta eleştirel deneme okurken -ne kadar "kanonik" olursa olsun, kaç bin kişi okumuş ve hakkında yazmış olursa olsun- bu okuma dünya tarihinde ilk kez, şu anda yalnızca sizin başınıza gelen, sizinle gerçekleşen bir şeydir. Yaratıcı okuma, bu tekilliği eleştirel biçimde alımlamaya bağlıdır. Son olarak, bir okur olarak biricikliğinize dair bu tekillik hissi, elinize aldığınız ilk (hatta yirminci) kitapta gelmez. Yaratıcı okuma kapasiteniz ve becerileriniz yavaş ama emin adımlarla pratikten gelir.
Edebiyat denen şey açıklanamaz ama birçok şeyi açıklayabilir.
Şu Edebiyat Denen Şey, Andrew Bennett

3 Ekim 2025 Cuma

Yedi Benlik // Halil Cibran

 

Yedi Benlik
Halil Cibran
Gecenin en sessiz saatinde yarı dalmışken yedi benliğim birlikte oturup fısıltıyla tartışmaya başladılar:
İlk Benlik: Bütün bu yıllar boyunca burada bu delinin içinde günlerle onun acısını yenileyip gecelerle kederini tekrar oluşturmak dışında hiçbir şey yapmadan oturdum; artık bu yükü daha fazla taşıyamayacağım ve baş kaldırıyorum.
İkinci Benlik: Sen benden daha şanslısın kardeşim, çünkü bana bu delinin neşeli benliği olmak düştü. Onun kahkahalarıyla güler, mutlu saatlerinde şarkı söylerim ve üç kanatlı ayaklarla dans eder gibi onun parlak düşünceleriyle dans ederim. Güçsüz varlığım karşısında baş kaldırabilmeyi isterdim.
Üçüncü Benlik: Ya bana, vahşi tutkuların ve hayali arzuların alevleriyle yanan sevgiyle kurtulan benliğe ne demeli? Bu deliye baş kaldırması gereken sevgi hastası benim.
Dördüncü Benlik: Hepinizin içinde en mutsuzu benim, çünkü bana iğrenç bir kin ve yıkıcı bir nefret dışında hiçbir şey verilmedi. Bu deliye hizmet etmeye baş kaldırması gereken benim, Cehennem’in karanlık mağaralarında doğmuş olup fırtınaya benzeyen benlik.
Beşinci Benlik: Yo, o benim, düşünen benlik, tuhaf benlik, aç ve susuz benlik, bilinmeyen ve henüz yaratılmamış şeylerin arasında dinlenmeksizin gezinen benlik; baş kaldırması gereken sizler değilsiniz, benim.
Altıncı Benlik: Ve ben, çalışan benlik, zavallı işçi, sabırlı elleri ve arzulu gözleriyle görüntülerden günleri yaratan ve şekilsiz maddelere yeni ve ölümsüz şekiller veren ben bu yorulmaz deliye baş kaldırması gereken sadece benim.
Yedinci Benlik: Hepiniz bu adama baş kaldırmaktan ne kadar uzaksınız, çünkü her birinizin işlerini yapması için önceden belirlenmiş bir yazgısı var. Ah, oysa ben kendi yazgısı olan sizin gibi miyim? Benim hiçbir şeyim yok, ben hiçbir şey yapmayan, siz hayatı tekrar şekillendirirken sessizlikte oturan, hiçbir zaman hiçbir yerde olmayan benliğim. Baş kaldırması gereken siz misiniz, yoksa ben miyim, komşular?
Yedinci benlik bunları söylediğinde diğer altısı ona acıyarak baktılar, artık başka hiçbir şey söylemediler; ve gece daha koyulaşırken birbiri ardından yeni ve mutlu bir boyun eğmeyle uykuya teslim oldular.
Fakat yedinci benlik her şeyin ardındaki hiçliğe bakarak gözlemeyi sürdürdü.

Bu Ülke // Cemil Meriç

Hayatı anlamadan geçip gidiyoruz. Olgunlaşmak kalbin daha hassas, kanın daha sıcak, zekânın daha işlek, ruhun daha huzurlu olması demek. İçl...