31 Aralık 2023 Pazar

Kuyudan Çekeceğin Şaraptır Kimbilir // Köksal Erdenoğlu

kuyudan çekeceğin şaraptır, kimbilir

yürüyordum, bir grup beni koşarak geçti, sonra bir tur fark attılar, derken bir tur fark daha, sonra bir tur daha fark attılar ve bu sefer daha hızlı geçtiler beni.. aynı yolu yürüyorduk.. yaptıklarının anlamsız olduğunu bazıları biliyordu, bir çoğu ise sezmişti, sadece koş emri verilmişti, hepsi bu, koşmak adına başlarından migrenle vurulanlar vardı ve eğer ölmüyorsan sana rapor vermiyorlardı..
hız her şeyi yutar hale gelebiliyor, sevgileri yutabilen, üzünçleri, yas tutamadığı için hastalanan insanlar var sanırım, ben bunu farkettiğimde yürümeyi de kesip olduğum yere çöküp bir mum yakmıştım.. ruhların, anıların, başarıların.. geriye sadece insanı ölüme yaklaştıran hipnotize eden hareket kalıyor.. bize sunulan son model özgürlük ise tesellisi "beğen" olan kendini kavanoza koyma özgürlüğü..
bazen ortodoks marxistleri eleştirmek için neredeyse fordist zamanları özlüyorlar denir.. özledikleri insanı (emeği) rutin bir vasfa, bir vasıfsızlığa hapseden bu seri üretim biçimi olmasa gerek.. insanlar daha yavaş ve bulundukları konum daha belirgindi.. bir şey daha söylenebilir, otoritenin baskısını hissettikleri için, yani direniş ve başkaldırının otoriteyle tuhaf bir ilişkisi var.. kant demiş ya, bir kuş onu engelleyen hava direnci olmazsa daha iyi uçabileceğini düşünür diye.. halbuki onu havada tutan, uçuran şey de hava direncidir..
tabi bizim de 20. yüzyılda ve öncesinde ihmal edilmiş bir basıncımız var, 21. yüzyılda insanlığın dünya, yaşam üzerindeki basıncı dönüp dolaşıp bizi eziyor..
kendini geçmişe yerleştiren insan yerini kendini geleceğe yerleştiren insana mı bırakıyor acaba? mevcut gerçek bayatlamasa bile ekşimiş olabilir, bkz. ekşisözlük..
çocukken yan komşumuz tayfun abiyle cahide ablaydı.. tayfun abi o zaman gözüme kocaman biri olarak görünüyordu ama yirmili yaşlarında bir genç işte.. öyle bir koleksiyonerdi ki tüm çizgi romanlar vardı.. çocukken okuduğum o red kitlerin tadı.. biraz daha büyüyünce jules verne'ler.. seksen günde devrialemin sonuna yaklaştığımda o kadar sıkışmıştım ki ama kitabı da elimden bırakamıyordum, odada bir ileri bir geri gidip okuyordum.. ilkgençliğimde de bu sendromu bana dostoyevskinin karamazov kardeşleri yaşatmıştı.. edebiyat ve biraz bauman sosyolojisi okudum, birikim dergisinin on yıl müdavimiydim.. bu binlerce makale okumak demek.. bir ahşap döşemeli yatağım vardı, annem yer döşemesini ve yatağı değiştirdi.. hala duruma gıcığım.. oraya okumak için yerleştiğimde kendimi geniş bir serüvenin içine oturtabiliyordum.. yer döşemesi laminant, ahşap görünümlü laminant.. ısıl işlem görmüş sucuk benzeri ürün gibi.. elimde kalan yegane mutluluk kaynağının çocukluğuma çaktığım raptiyeler olduğunu ve mutsuzluğa direndiğimi anneme anlatamamışım.. jose saramago bu mutsuzluğu daha iyi anlatıyor: "bu yüzyıl, yavrum, bir kelebeği bile intihar ettirebilir."
geçen 5-6 yaşlarında bir kız çocuğu gördüm, o kadar güzeldi ki, nasıl bir varoluş, nasıl bir gizemse öyle, tamam dedim, ben de kendimi, ufaktan, geleceğin içine yerleştirebilirim.. elimi tutarsa.. hiç doğmamış olan elimi tutarsa..
biz eskiden hayattan hiçbir şey istemezken hayat bize her şeyi veriyordu.. bir şeyler değişti, bir şeyler kırıldı, parçalandı.. bir şeyler bir şeylerin yerine büyük geldi, bir şeyler bir şeylerin yerine küçük geldi.. sıktı.. bunalttı.. bunlar bizi efkarlandırdı, kızdırdı, acıttı.. ama tamamen de karamsar olmamak gerek diye düşünüyorum.. eskisi gibi iyi olan şeyler de var, eskisinden iyi olan şeyler de var.. dahası yeni bir yerden bakmayı becerebilirsen yeni bir iyi var bile denebilir.. belki de yaşamın aradığı yeni bir matematik, yeni bir geometri.. insanın boyu hizasında bir mutluluk yarıçap olsun, dairenin alanı da yetingenlik alanımız, eh, korona günlerinde bu birbuçuk metrelik sosyal mesafeye denk düşüyor..
yetingenlik ve sade yaşamlar.. bunlar yeni iyilerden.. içtenlik eskisi gibi iyi olan şeylerden biri.. ve şunda eskisinden daha iyiyiz: metafora! yüzdeyüz hata payı..
köksal erdenoğlu
(mart 2021)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İnsanın Anlam Arayışı // Viktor E. Frankl

Bir keresinde, geleceğe inancın yitirilişiyle bu tehlikeli pes ediş arasındaki yakın ilişkiye dair dramatik bir olaya tanık oldum. Oldukça ü...