31 Ağustos 2025 Pazar

Yol // Eylem Hatice Bayar

YOL
Bir güle bakarak kapanıyorum içime
Yarın uzak bir dün
Gölgesi boynuna asılı bir adama dönüşüyorum
Bu kısa yolculukta
Gözlerimi istiyorum
Geçmişte bıraktıklarımdan...
Bir yaşam kurmaya yeminli bir kadındım oysa
Yola düşmeden önce.
Kolu kırık bir martının
Caddelerde dolaştığını gördüğümden beri
Siyah inciler taşıyorum
Saçak altında hayatımın
Kör bir baykuş oluyorum gecede
İçimdeki yalnızlıktan
Küçücük deltalara akıyorum
Biliyorum sığmayacağım gövdeme yine
Biliyorum iç sıkıntılarına gebedir her yeni gün
Umudun kölesi olmuş herhangi biriyim işte.
Oysa ıssızlığı tatmasaydım
Bilebilir mıydım kuytusunda yaşamayı
Bir tan kızıllığının?
Şüphesiz
Sınayan bir şey var her adımda
Ölümün içinde dirim mi
Yoksa dirimin içinde ölüm mü?
Ya da bir kayanın kanaması mı sonsuzca?

Eylem Hatice Bayar 

30 Ağustos 2025 Cumartesi

Resimli Alevler // Dilek Değerli

Resimli Alevler
Pusuya yatmış bir hayvan açlığıyla
bekliyorum sözcük dalgasını
deniz dilinde yazacağım artık
.
Parmakları erimiş bir buz heykeldim
rüyadan inince dünyaya
.
Elmayı kurduyla yedi
gecenin dokunuşuyla
soyunan bellek
.
Tırtıldan kelebeğe
kelebekten kayaya
bir kadın yapmak istediler
çıkaramadılar kadını kayadan
.
Yazdıkça kendini yakıyor şiir
kâğıtla ben üşüyoruz hala

Dilek Değerli 

29 Ağustos 2025 Cuma

William Blake

Fikrini asla değiştirmeyen bir insan, durgun su gibidir: Zihnin sürüngenlerini besler içinde.

William Blake

28 Ağustos 2025 Perşembe

Halil Cibran




Evet bir Nirvana var,
o, sürünü yaymanda,
bebeğini emzirmende
ve şiirinin son dizesini yazmandadır.
Bir yalnızlık okyanusundaki adadır yaşam,
Kayaları umuttur ada'nın,
Ağaçları düş; çiçekleri ıssızlıktır,
Dereleri özlem.
Çünkü hakikatte, hayattır hayata veren -oysa siz, kendilerinin veren olduğunu farz edenler, sizler sadece birer şahitsiniz. Eğer sevgiye kapılmışsak, bu sevgi, ne bizden gelme ne de bizim içimizdedir. Eğer mutluluk duyuyorsak, mutluluğumuz bizim değil, Yaşam'ın kendisinin içindedir. Eğer acı çekiyorsak, acımız içimizdeki yaralarda değil, Doğa'nın yüreğinin içindedir.
Izdırabınızın çoğu kendi tercihinizdir. Acı, içinizdeki hekimin hasta nefsinizi sağalmakta kullandığı acı iksirdir. Hakikat'i arayıp da onu insanlara açıklayan herkes acı çekmeye mahkumdur. Hakikat, gecenin karanlığı olmadan görülemeyen yıldızlar gibidir: Güzelliğini hatanın ağırlığını hissedenler dışında kimseye açıklamaz.
Bu öyküyü anlatırken yakınıyor değilim; çünkü Yaşam'dan kuşku duyanlar yakınır, bense ona kesinlikle bağlıyım ve inanıyorum. Yaşam'ın kadehinden içtiğim her yudumun içine karışmış olan acının değerine inanıyorum. Yüreğime işleyen elemin güzelliğine inanıyorum. Yüreğimi kıskaç gibi sıkan bu çelik parmakların bitip tükenmeyen merhametine inanıyorum.

Halil Cibran 

27 Ağustos 2025 Çarşamba

David Diop / Claude Gauvrea

 

ve dünyanın soluğu bir acı gibi işledi içime
Gelecek günlerin tadını şimdiden taşıyor bu acı
Bitimsiz bir ırmak yaratıyor aşktan
Kanımın geçmişini yeniden bulabilirim senin yanında
Ve günleri çevreleyen gülüşlerden oluşan kolyeleri
Yenilenmenin sevinciyle kıvılcımlanan günlerin
David Diop
Çeviri: Eray Canberk

Bana öleceksin diyorlar
Yanıp kül olarak
Bu yalandır
Gülüşümün gizeminde Bir Tanrıyım ben
Bakarsan gerçeğe Ben benim
Dürüst Dobra ve Özgür
Tavla beni ağzında son kalanlar ile
Tan yeli kırıp geçerken ömrünün aslan kemiklerini
Claude Gauvrea
Çeviri : Lolan / Yaşar Doğan

26 Ağustos 2025 Salı

Ben Kirke // Madeline Miller

İlk dersimdi bu. Görünenlerin pürüzsüz, tanıdık yüzü altında, dünyayı ikiye ayırmak üzere bekleyen bir başka yüz vardır. Bin türlü numaram yoktu, sabit bir yıldız da değildim ama ilk defa olarak o boşlukta bir şey hissettim. İleride büyüyebilecek bir umut,

Yüzümün ısınarak yanmaya başladığını hissediyordum. "Sen bütün tanrıları benim gibi zannediyorsun. Onları istediğin gibi görmezden gelebileceğini, hepsine hizmetçinmiş gibi davranabileceğini, isteklerinin sadece bir tarafa kovalanacak sinekler olduğunu. Tanrılar sırf zevk için seni ezer. Sırf inat olsun diye ezer." (uu, fena:)
Cüretkar hareketlerle utanmazlık aynı şey değildir.
Bana yara izlerini göstermiş, karşılığında da benim hiç yaram yokmuş gibi yapmama izin vermişti.
Savaş bana erkeklerin budalaca bir seçimi gibi gelmiştir hep.
Bütün o süre boyunca kabuğumu kırmayı beklediğimi söylemek isterdim ama korkarım zamanın sonuna dek bütün o kör acılardan başka bir şey olmayacağına inanarak akıntıyla sürüklenip durdum.
...ama nihayetinde kabuğunu koparmak zorunda olduğum bir yaraydı bu.
Ben, Kirke
Madeline Miller

25 Ağustos 2025 Pazartesi

Zen Kaçıkları // Jack Kerouac




Zen Kaçıkları // Jack Kerouac

Hayatım boyunca ait olduğum yeri aradım. Yaşamım ve yazdıklarımla toplumun kalıplarını kırmaya çalıştım hep. Kafamın içindekileri yıkmak içinde çok uğraştım. Uyuşturucuları doğru düzgün kullandığıma inanıyorum. Doğru düzgün kullanılınca zihin özgürleştiricileri onlar. Ben de çok özgür kaldım, çok dolaştım, çok açıldım. Zihnimin içine çöreklenmiş o eski dünyayı yerinden söküp attım. Galiba hep mutluluğu aradım ama mutluluğun yolu, mutluluğun harika, garip bir düş olduğunu anlamaktan geçiyor. Zaman ise tozun bile demirden olduğu katranlı bir çukur sadece.
Yıldızların arasına ağ örmeye çalışan bir örümcek çılgınlığında tek bir mumla dünyayı aydınlatmaya kalkanları severim. Neredeyse tüm hayatım boyunca seyahat ettim ve yazdım.
Kendimi çimenlerin üzerine attım sonra. Bulutları seyrederken düşünme mekanizmamı durdurdum. Yalnız kalmaya, bilgelik kazanmaya çalışıyordum. Yaşamın keyfini tam kalbinden yakalamaya uğraşıyordum. Bu durum beni yangın gözcülüğüne sürükledi. Doğa koşulları altında, tamamen yalnız başıma, ormanın tam ortasında altmış üç gün ve gece sonsuza dek ıssız kalmaya mahkûm bir dağda sonsuzluğu aradım. Kayalara ve ağaçlara hiçliğin anlamını sordum zaman zaman. Yanıt boşlukta kükreyen kocaman bir sessizlikti…
Yıldızları o kadar uzun zaman izledim ki onların birer sözcük olduğunu düşünüyorum artık. Bedenim dünyanın hangi ücra köşesine savrulursa savrulsun doğanın hüküm sürdüğü bu evrende her şey beynimin içinde olup bitiyor. Kafamın içindeki önyargılardan kurtuluyorum ve yaşamı olduğu gibi seviyorum.

24 Ağustos 2025 Pazar

Kazuo Ishiguro

Harika olmalı. Bir şeyleri özlememek. Bir şeye geri dönmeyi istememek. Hep geriye bakmamak.
Kimilerimiz böylesi yüce amaçlar uğruna yaşamda pek çok şeyi feda etmeye hazırsa, sonuç ne olursa olsun, bu çaba kendi başına bir gurur ve memnuniyet kaynağı olmalıdır.
Ama bence bize düşen görev, yenilgiyi bu kadar kabullenmemek.
Doğru insanı bulursan, kendini çok iyi hissedersin.
Artık gereksiz yere deşmiyorum geçmişi.

Kazuo Ishiguro 

23 Ağustos 2025 Cumartesi

Allen Ginsberg




Kendimde sığınacak yer yok, zira yanıyor.
Evrenin içi dışına çıkıyor beni öğütmek için!
Bütün evren bayat bir şaka! Tuhaf bir sona sahip, ana fikri anlayana kadar.
Ölüm hiçbir zaman gönderilmemiş bir mektuptur.
Ruh yol göstermedikçe yazmanın anlamı yok.
Orada, dinlen. Sana artık acı yok. Nereye
gittiğini biliyorum, orası iyi.
Sonsuza dek kendi yoluna giderek
bütün varlıkları tamamlayacak.
Bu şiiri sonraki hayatımda bitireceğim.

Allen Ginsberg 

Aşkın Tarihi // Nicole Krauss

Bazen bir heykelin başını yapmak için bütün bedeninden vazgeçmek gerekir. Tek bir yaprağın resmini çizmek için bütün bir manzaradan ödün verilmelidir. Bu ilk başta insanın kendini kısıtlaması gibi algılanabilir ama kısa sürede şu anlaşılır: küçücük bir alanda ayrıntıları yakalayabilmek, tüm evreni yansıttığını düşünmekten daha gerçekçi ve tatmin edicidir.
Deneyip de başarısız olmak hiç denememekten daha iyi...

Aşkın Tarihi, Nicole Krauss 

22 Ağustos 2025 Cuma

Direniş // Ernesto Sabato

İnsan Tanrı'larla uyumunu bozmadan da evreni sorgulayabilirdi.
Bir eve kişiliğini veren ne duvarları ne çatısı ne de zeminidir; sohbetleriyle, gülüşleriyle; aşk ve nefretleriyle içinde yaşayanlar, o evi maddi olmayan, ama derin bir şeyle dolduranlardır, tıpkı bir yüzdeki gülümseme gibi.
Yaşamak istediğimiz şeyle yaşamın çoğunu ele geçiren gündelik koşuşturmacalar arasında yüreklerimizde bir çatlak oluşur ve bir sürgünün toprağından koparılışı gibi insanı mutluluktan ayırabilir.
Demokrasi var olmak için vatandaşların etkin katılımına ihtiyaç duyar; bunun tersi ise kitleleştirir;; kayıtsızlık ve konformizm (uyumculuk) yaratır.

Direniş, Ernesto Sabato 

21 Ağustos 2025 Perşembe

Ruj Lekesi // Greil Marcus

Gerçek gizemlerin gizleri çözülemez; ama daha iyi gizemlere dönüştürülebilir.

Ruj Lekesi / Greil Marcus 

20 Ağustos 2025 Çarşamba

Schopenhauer / Freud

Hayvanlara merhamet değil, adalet borçluyuz!
Arthur Schopenhauer
Bizim onu algılayan psikolojik düzeneğimiz olmadan dünyanın kılgısal bir önemi olamaz.

Sigmund Freud 

Feminist Edebiyat Eleştirisi // Maggie Humm

Ne mi öneriyoruz, kadınla erkeği etken-edilgen, köle-efendi diyalektinden kurtaran iki dost diyalektiyle devri ve daimi olan gelenek değil olanak..
Kadınların edebiyatta ne yapamayacaklarını söylemenin bir anlamı yoktur, çünkü tarih her şeyi yapabileceklerini göstermektedir.
Feminist Edebiyat Eleştirisi, Maggie Humm

19 Ağustos 2025 Salı

Kurgu


 

bizim yaşamımızı belirleyen sadece gerçekçilik olmadı, bizzat yeşilçam dramları da bize şu mesajı iletebiliyordu, yaşam zaten bir kurgudur.

Yürek Burgusu // Henry James

Üzerimde bıraktığı izlenim dışında hiçbir şey benim değil. Onu da buraya yazdım (kalbini gösterdi), hiçbir zaman da yitirmedim. ❤
Size sırt çevirecekler. Bunun anlamını biliyor musunuz?
Evet. Evrenin, sarsılmaz olman için sunduğu bir ikram!

Yürek Burgusu, Henry James 

Varoluşun Keşfi // Rollo May

İnsanın kurtuluşuyla ilgili olarak tarihteki en büyük tehditle karşı karşıya olduğumuza göre, yok olma ihtimalimizin, kendisinin tam tersi olan var olmayı daha da ön plana çıkardığına inanıyorum. İnsan denilen yaratıklar hala merak eden, bir sanatla kendinden geçen, sembolleri bir araya getirip şiirler oluşturarak yüreklerimizi neşelendiren, büyük bir hayranlık ve huşuyla gün doğumunu seyreden bireylerdir.

Varoluşun Keşfi // Rollo May

18 Ağustos 2025 Pazartesi

Benlik // Oruçaruoba

İçimde bir yengeç var.
İçimdeki en kuytu kovukta yaşıyor olmalı; oradan seyrediyor herhalde her yaşadığımı. Ancak arada bir hissediyorum varlığını – ancak arada bir belli ediyor kendini. Ama biliyorum : hep orada...
... bana direnir çoğunlukla – dolambaçlı yollarla karışır yaptıklarıma, ket vurur. Bir yolunu bulup yaptıklarımı engeller; yapacaklarımı belirlemeğe çalışır.
Bunun temelinde benim ile uyum içinde olmaması yatsa gerek. Benim yaptıklarım aykırı geliyor olmalı ona.
Sanıyorum benden pek hoşnut değil.
En çok dayanamadığı da, benim, devinimsiz, eylemsiz kaldığım zamanlardaki hâlimdir – (gün olur, hiçbirşey yapmak gelmez içimden; ya da : hiçbirşey yapmak gelir – öyle, bir köşeye oturur, saatlerce, etrafıma bakınırım – seyrederim. Kafamdan binbir türlü imge, tasarım, düşünce –öylesine, gelişigüzel– geçip durur; zaman da geçer ya, öyle –?
aldırmam...), bu durumlarda, içimde, kocaman kıskacının çat–çatını, sert ayaklarının yan yan eşelenen öfkeli katırtısını duyarım. "Yürü git!", der bana; ama ben kalakalmış olurum. Dinlemem onu; belki, dinlemek elimden – içimden– gelmez.

Oruç Aruoba 

Anlıyorum // Edip Cansever

Anlıyorum
Yaşam elbette uzun biz duyabildikçe sevgiyi
Yalnızca bunun için uzun
Yani sevgiyle de sevebilir insan, sevdayla da
Örneğin
Bir sevgiyi yontup onarmak için
Döğüşmek de sevgidir
Ve benim bildiğim kadarıyla
Her şeydir bir insan, her şeydir
Yalandır kısalığı yaşamın
Ve özellikle insan dediğimiz şey
İnançlı bir insan soyunun parçasıysa.

Edip Cansever 

17 Ağustos 2025 Pazar

Yabancı // Albert Camus

Umutsuz bir edebiyat ne demek olabilir? Umutsuzluk susar. Kaldı ki susmak bile, eğer gözler konuşuyorsa bir anlam taşır. Gerçek umutsuzluk can çekişme, mezar ya da uçurumdur. Umutsuzluk konuştu mu, hele yazdı mı, hemen bir kardeş el uzanır sana, ağaç anlam kazanır, sevgi doğar. Umutsuz edebiyat sözü birbirini tutmayan iki sözdür. Çünkü edebiyat olan her yerde umut vardır...

Albert Camus (Yabancı)

16 Ağustos 2025 Cumartesi

Süreyya Şahin

her çağ, kendi dağınıklığını güzelleştiren bir düzenle yaşar. bize dayatılan bağların gevşekliği, aslında kendi içsel dağınıklığımızın yankısıdır. umut dediğimiz şey çoğu zaman eksik parçaların üzerine örtülen solgun bir renktir; ama yine de insan, parçalı olanı bütün sayma konusunda eşsizdir. kusursuzluk, varlığın değil, tahayyülün malıdır.
yalnızlık, çoğu zaman bir eksiklik gibi anlatılır; oysa yalnız olan, en derin biçimde kendine varis olandır. insan, kalabalığın içinde dağılırken, yalnızlığında yeniden merkezine döner. çatlaklarımızı gizlemek yerine onları hayatın en sahici notaları olarak okumayı öğrendiğimizde, aslında kendi kırılganlığımızın sağlamlığını keşfederiz.
sanat ve yazı tam da bu noktada devreye girer. şiirsellik, yalnızca süslü duyguların değil, varlığın en kırılgan yerinde buradayım diyebilen direniştir.
bir tabloya bakar gibi değil, bir aynaya bakar gibi yazmak gerekir; orada gördüğümüz şey kendimizden çok fazlasıdır. sanat, insanın kendini aştığı tek alandır; hem yaralanır hem onarır, hem sorar hem susar.
bu yüzden yazmak, seyirci arayışından çok bir tanıklık meselesidir. kalabalık alkış tutabilir ya da sırtını dönebilir; ama yazının asli seyircisi, onu yazanın kendi içindeki derin odalardır. her cümle, oraya varlığını düşürür önce; dışarıya sızan sadece gölgesidir.

ve evet, bazen hayat, bir kaosun içinde rastgele savrulmak gibi görünür. fakat kaosun içinde bile insan, kendine tutunacak bir anlam parçası bulur. o küçük parça, bazen şiir olur, bazen yalnızlık, bazen de sessizce yazılmış satırlar... işte felsefenin de, sanatın da kalbi orada atar; insanın en dağınık halinde bile, kendine doğru attığı küçük ama sahici adımda...


Süreyya Şahin 

Dans // Merve Ayaz





1 -Kendini seviyormusun dedi meczup
Tüm teraziler gök merdivenlerinden yere çalınmışken -
Az sevemem dedi Zerdüşt azım çoktur
Çoklar yoktur
Yokluk kayboldu tanrılar sofrasında -
2- tüm masallar kaf dağının ardında
Yırtılmış yakılmış sayfalarda
Biri çıkmış sihirli değneği elinde uzun bir çizgide yürür yürür
Koşarak geldi iki ruh can vermiş kitabın ortasında-
Gemiler dağların üstünde üç kaptan koşmuş dört hacimli zaman tünelinde -
Beş ejderha kafaları karışık
Yapışık
Dilleri sarmaşık
Çarmıhta zaman dilimi -
3- sonsuzluk âleminde sana meftun bakışlar ,
Sana aşık sana hayran galaksiler
Bir yıldız kaydı kurtar beni dedi
Ay küstü hepten siyah elbiseler giyindi-
4- meczup zerdüşün kalbini yardı
Elinde asa
Elinde kor
Yandı bir hafakan ortasında
Zerdüşt saklambaç oynarken kayboldu düştü ataşa
Kaybetti tanrıları zaferler sokağında -
5- gözlerini kapadı dünya
Büyük gözlü bir dev kör oldu
Tıka basa aydınlık
Tıka basa karanlık

Kendini buldu Tren istasyonunda - 


Merve Ayaz

15 Ağustos 2025 Cuma

Bu Dünyada Öpücükten İnsan Yapmak // Sully Prudhomme

Bu Dünyada Öpücükten İnsan Yapmak

Bu dünyada tüm çiçekler soluyor,
Kuşların tatlı şarkıları kısa;
Bitmeyen yazları düşlüyorum
Hep!
Bu dünyada dudaklar dokunuyor ama hafifçe,
Ve tadından eser kalmıyor;
Uzun sürecek bir öpücük düşlüyorum,
Hep.
Bu dünyada herkes kederli
Kaybedilen dostluğa ya da aşklara;
Büyük aşkların kalıcılığını düşlüyorum,
Hep!
Sully Prudhomme
Çeviri : Mehmet Bardakçı

14 Ağustos 2025 Perşembe

Carlos Fuentes

Anlaşılmak istiyorum; bunun için de anlamam lazım.
Severek arzuladığımız şeyi sadece sahip olmak için değil, arzumuzun imgesine dönüşmek için de isteriz; kendi imgemize dönüşmek için.
Gelecek geldi artık, adı da şimdi oldu.
Düşünen her şey cüret eder; cüret eden her şey düşünür.

Carlos Fuentes 

13 Ağustos 2025 Çarşamba

12 Ağustos 2025 Salı

Nehrin Dönemeci // V. S. Naipaul

Hayatımda kısıtlamalar yoktu ama kısıtlı bir yaşantı sürüyordum; geceleri çektiğim yalnızlık bir sancı gibiydi.
... kendi hayatını askıda görmüştü. Bizim gibi hazırlıklı olmadığını hissediyordu; kendini kollaması gerekiyordu. Oysa hepimiz onun gibi hissediyorduk: Kendi hayatlarımızı askıda görüyor, karşımızdakinin yere daha sağlam bastığını sanıyorduk.

Nehrin Dönemeci, V. S. Naipaul 

11 Ağustos 2025 Pazartesi

Başkalarının Acısına Bakmak // Susan Sontag

Edebiyat, daha büyük bir hayata, yani özgürlük alanına giriş pasaportuydu. Edebiyat özgürlüktür. Özellikle de birer değer olarak okumanın ve içedönüklüğün ayaklar altına alındığı bir çağda edebiyat, özgürlüğün ta kendisidir!
Edebiyat, bize dünyanın neye benzediğini anlatabilir.
Konu başkalarının acılarına bakmak olduğu zaman, 'biz' asla cepte keklik sayılmamalıdır.
İnsanlar oldukları yerde kendilerini güvende hissettiklerinde, başkalarına karşı kayıtsızlaşırlar.
Güçlü biçimde beslenmiş bir içsel hayat yeniye karşı özellikle direnç gösterecektir. Bize hep eski ile yeni arasında bir seçim yapmamız gerektiği söylenir. Aslında biz, ikisini birden seçmeliyiz. Hayat, eski ile yeni arasındaki bir dizi anlaşmadan ibaret değilse başka nedir ki?
Modernitenin kocaman midesi gerçekliği çiğneyip yutmuş ve sonra da bütün yediğini görüntüler şeklinde geri tükürmüştür. Oldukça etkili bulunan bir analize göre, hepimiz bir "gösteri toplumu'nda yaşıyoruz. Dolayısıyla, her durumun bizim gözümüzde gerçek olması (yani ilginç bir hal alması) için gösteri şekline büründürülmesi gerekir. Artık insanlar seyirlik bir hale gelmenin (şöhrete kavuşmanın) özlemiyle yanıp tutuşuyor. Gerçeklik, tahtından feragat etmiştir. Ortada artık sadece "temsiller" -yani medya- vardır.
Şükretme duygusu. Duyguların en ikiyüzlü, en sefil olanı. Haline şükretmelerin en rezilcesi, başkalarının haliyle mukayese edilerek yapılanı... O zaman insan Yaradan’a, verdiği mutluluklar için değil, olsa olsa başkalarına verip kendinden esirgediği acılar için teşekkür ediyor. Sana şükürler olsun ki beni değil, onu seçmişsin diyor! Ve bunu ne zaman fark etse, mesela hastanedeki ölü çocuklara, onların ince ayak bileklerine bakarken, ruhunu derin bir utanç kaplıyor.
Ne yazık ki sınırlarına kadar zorlanan şefkat duygumuz giderek köreliyor.
Bir adım geri çekilip düşünmekte yanlış hiçbir şey yoktur. Zaten birçok bilge kişi şöyle dememiş midir: "Hiç kimse aynı anda hem düşünüp hem de birine vuramaz."

Başkalarının Acısına Bakmak // Susan Sontag 

9 Ağustos 2025 Cumartesi

Benjamin Disraeli

Değişiklik, zevkin annesidir.

İnsan beyninde fayda, her zaman güzelliği takip eder.
Bilinmezliklerde kimse hiçbir yere ait değildir.
Benjamin Disraeli
"Sen değiştiğinde, talihin de değişir." - Portekiz Atasözü

8 Ağustos 2025 Cuma

Yakın Plan // Dannie Abse

Yakın Plan


Çoğu zaman başkalarının duyamayacağı bir müziği

dinliyor gibisin. Rilke görseydi, severdi seni

kimseye karışmıyor, hiç soru sormuyorsun

karanlıkta ağlayan en yakınlarına bile.


Her zaman kendinle ilgili bir şeyler saklıyorsun

kendine ışıklı kahvelerde, yatak odalarında bile.

Rilke görseydi, överdi s e n i: yakınlığın uzak,

bu yüzden de, tıpkı yıldızlar gibi uzaklığın.


Gene de bir şeylere erişemiyor, bir şeyler

yitiriyorsun, kollarını hep açtığın için;

bazı şeyleriyse hiç bilemeyeceksin, hiç değilse,

biri çıkıp seni yakından, insanca ayrıntılarınla tanıyıncaya değin.


Dannie Abse

Çeviri : Cevat Çapan 

7 Ağustos 2025 Perşembe

Seviye // Jan Jacques Rousseau

“İnsan ruhu, farkında olmadan uğraştığı şeylerin seviyesine uyar..“

Jan Jacques Rousseau

6 Ağustos 2025 Çarşamba

Osho

"Mesele akıl sağlığı meselesi değil, ruhsal büyüme meselesidir."
"Bir kişi neyin doğru olduğunu biliyor ama o konuda bir şey yapamıyorsa son derece gerginleşir. Anlıyor ama yapamıyor."
"Damla kendini kaybetmedi; okyanus oldu."
"Bilme eylemi sonsuza dek sürer. Bu yüzden kimse "oraya ulaştım" diyemez. Böyle söyleyen yine anılar ve bilgi kalıplarına geri döner.

Bilmek gerçekleştirmektir; bilmek olmaktır." 

4 Ağustos 2025 Pazartesi

Siyasal Ekoloji




"Yeni siyasal ekoloji yükselişte. Kişisel denkleminize dikkat edin! Aklınızı türümüzün hayatta kalmasına çevirin ve mümkün olduğunca az eğlenin!…"
Jean Baudrillard
hiç bir kirpi seyrettin mi ya da kaplumbağa ya da kurbağa ya da bir pervane böceği ya da yaban otları, kır çiçekleri, farklı farklı ormanlar.. bizim dünyadaki varlığımız bu muhteşem sahnelerin azalması anlamını taşıyor, bir çoğu ise geri döndürülemez biçimde yok oldu, yok oluyor. işte 21. yüzyılda anlamak ya da anlamamak, bütün mesele bu.. 2040 yılında çıkacak bir Mersedes değil.. aklını bu kadarcık kullanamayan, İmpossible is Nothing diyecek şımarıklıktaki bir türün yapay zekayla ilgilenmesinden nasıl bir sonuç beklenir ki.. ticaret insanlığın önemli buluşlarından biriydi ama hemen hemen tüm ticaret şehirleri açgözlülükle yozlaşıp, yıkılıp gittiler.. şimdi merak ettiğim şey acaba istanbulu bu halde görmeye ömrüm yetecek mi, yanıtı da fena, yetebilir çünkü.. ama insan sadece bu değil eğer inançlı bir soydan geliyorsa..
ke
"Artık doğaya ve dolayısıyla insana tahakküm etmek değil, doğayı ve dolayısıyla insanı korumak ön plana çıkarılmak zorundadır. Tersi bir durumda, ne tüketilen bir doğa ne de tahakküm edilen bir insan kalacaktır."

"Bu aşamada insanı yeniden özgür kılacak olan ihtiyaçlar, Bookchin’in de belirttiği gibi, bilinçle ve seçimle oluşmalıdır. Böylelikle istekler yalnızca teknolojik gelişime değil, aynı zamanda içinde oluştuğu kültürel bağlama dayanacaktır. Ancak bireyin akılcı seçim yapabilmesi için özerkliğe, ahlak anlayışına ve bilgeliğe sahip olması gerekir. Bunun için de akılcı bir toplum gerekmektedir." 

3 Ağustos 2025 Pazar

Ruj Lekesi // Greil Marcus

Her şeye sahip olmadığın sürece sen hiçbir şeysin: Bu modernlikti. Modernlik, kapitalizmin kaldıraç noktasının üretimden tüketime, zorunluluktan isteğe doğru kaymasıydı. Gerçekleştirilmesi güç bir projeydi bu: Arzuların tümünün piyasaya sürülecek bir hale indirgenmesi, bir ihtiyaç haline getirilip bir ihtiyaç olarak yaşanmasının sağlanması gerekiyordu.
Ruj Lekesi, Greil Marcus

Sayfa 146 

2 Ağustos 2025 Cumartesi

Bir Şey // Süveyda Sezgin

bir şey
“bir pencere için çok veda ettim insanlara”
böyle dedi kalem yanarken mektup
ve örtülen ve örtünen bir pencerenin ardından “güzel”
bir
şey
ama
ne
sudan sessizliği buğusu yalnız camda bir nefesin
geriye doğru bulanık bir rüya görüyor dinleyicisiz saat
bir şeyler bir şeyleri itiyor
bir şeyler alıyor bir şeylerin yerini
bir şeylerin yeri bir şeylerin yerine küçük geliyor
bir şeylerin yeri bir şeylerin yerine büyük
bir şeyler bir şeylerin içinde
bir şeyler bir şeylerin dışında
“bir pencere için çok veda ettim insanlara”
böyle dedi kalem yırtılırken mektup
ve unutan ve unutulan bir pencerenin ardından “güzel”
bir
şey
ama
ne

süveyda sezgin 

1 Ağustos 2025 Cuma

Sessizliği Dinlemek // Osho

Varoluşçu yaklaşımla bilinen hiçbir şey tümüyle ifade edilemez. Bildiğimi ifade ettiğim an o, sözcükler halinde size ulaşır ama anlam geride kalır. Size ulaşan ölü bir sözcüktür. Bir bakıma anlamsızdır çünkü asıl anlam deneyimin kendisindedir.
Demek ki bilgi bir ifade aracı olabilir ama bilmenin bir yolu olamaz. Bilen bir zihin bir engeldir çünkü bildiğinizde alçakgönüllü olamazsınız. Bilgi ile dolu olduğunuzda içinizde bilinmeyene yer kalmaz. Zihin boş olmalıdır, boşluk olmalıdır, tıpkı bir rahim gibi tümüyle alıcı olmalıdır.
Bilgi sizin geçmişinizdir. O öğrenmiş olduğunuzdur; hafızanızdır, birikiminizdir, malınızdır. Birikim ise bir engeldir, sizinle yeni olanın, bilinmeyenin arasına girer.
Bilinmeyene açık olabilmek için alçakgönüllü olmalısınız. İnsan cehaletinin sürekli farkında olmalıdır. Her zaman bilinmeyen bir şeyler olduğunu bilmelidir. Anılara, bilgilere, kitaplara, teorilere, doktrinlere ve dogmalara dayanan bir zihin egoist olur, alçakgönüllü olamaz. Size alçakgönüllülüğü bilgi değil ancak sonsuz bilinmeyenler getirebilir.
Demek ki hafıza bir kenara bırakılmalı. Anılarınız olmamalı demiyorum ama bir deneyimin yaşandığı anda hafıza orada olmamalı. O an açık, savunmasız bir zihne gereksinim var. Bu bomboş olma, boşluk anı meditasyon, dhyana'dır.
Sessizliği Dinlemek

Osho 

Kırmızı Aksın Bencilce // Özge Doğan

Kimi koşturan
kimi amaçsızca basan ardarda
ayaklar arasında bir minik kuş
havalanır grinin arasından
bazen bir yeşile saklı
bazen mavinin üzerinde belli belirsiz salınır
sonra
mavinin üzerinden bir başka maviye kanat açar
izi halka halka yayılır
başka bir zaman
kırmızıya bulanmış ayakları
çabalasa da kurtulamaz
kalbinin üzerinde bir kuş çırpınırsa
bırak uçsun,
kırmızı aksın bencilce

Özge Doğan 

Bu Ülke // Cemil Meriç

Hayatı anlamadan geçip gidiyoruz. Olgunlaşmak kalbin daha hassas, kanın daha sıcak, zekânın daha işlek, ruhun daha huzurlu olması demek. İçl...