30 Eylül 2024 Pazartesi

Yaşamak // ke

İnsanlara aynı yaşam modeli benimsetiliyor, oysa ne çok farklı şekilde yaşanabilir:
kafanın içinde yaşamak, geçmişte ya da gelecekte yaşamak, hayallerde yaşamak,
şükrederek, yetingen yaşamak,
içten zengin, dıştan gösterişsiz yaşamak, içedönük yaşamak, dışadönük yaşamak,
hasta yaşamak, sağlıklı yaşamak,
mecburen yaşamak, saçma bir şekilde yaşamak,
underground, aydınlık yaşamak,
yalnız yaşamak, birlikte yaşamak, doğada, köyde, komünal yaşamak, yerel kültürü (otantik) yaşamak, metropolde yaşamak,
'öteki'lerle yaşamak, carpe diem: bugünü yaşamak,
göçebe yaşamak, bohem yaşamak,
sevilenden uzakken başkalarına buz gibi yaşamak,
sevilenle dorukları yaşamak,
deniz seviyesinde insanboyunda mutluluklar yaşamak,
diplerde, derinlerde yaşamak,
Onu yaşamak, Onun dediği gibi yaşamak, kendini, vicdanının dediği gibi yaşamak,
örnek aldığın bir şeyi yaşamak, başkaları için yaşamak,
aklıma gelmişken, Marquez de anlatmak için yaşamak derdi,
bunlar yine durumun gereklerine uygun farklı yollar olabilir..
peki nedir yaşamak, hayat verilidir, yaşam bizim onunla ne yaptığımızdır, denebilir..

ke 

Kriip // ke

 

Radiohead'in bir milyar kere tıklanmış bir şarkısı vardır: Creep.. şarkıda der ki ben buraya ait değilim..
Creepin anlamlarına gelince, ilk anlamı sürünmek ki bunu aştığımızı düşünüyorum, sonra emek'lemek ki bunu da belli oranda gerçekleştirdik, şimdiki evre ise sarmaşık gibi sarılmak.. ve Creep'in (Kriip) anlamlarından biri de garip olmak, buraya ait değilim sözüyle paralel olarak garip bu dünyaya ait olmadığını hisseden, gurbette olan kişidir.

29 Eylül 2024 Pazar

Reflection // ke

"Bir kez olsun aynı şeyleri hissetmeyi başarabilen iki insan birbirini hep anlayacaktır." Andrei Tarkovsky
"Özlem, küçük çıtırtılarla ıslanan boş sokaktır." Oruç Aruoba
bir ırmak vardı, içinden ateş akardı.,
su içinden ateş akardı.,
olur mu böyle şey diyen de vardı,
olmaz mı diyen de vardı.,.,
tüyler kadar şahane bir merakın vardı,
içinden zeki, yakın ve canayakın ilgin akardı.,.,
gittiğinde içimdeki ağaçlar kanadı,
dönüp durmakta olan
zaman içindeki bütün saatler kanadı,
800 ayarlık gümüş harflerle yazdığım bu acı
inan ki yine de gecelerimi aydınlatan bir baştacı.,.,
reflection:

iyi; ki var iyi; ki varsın.,.,

ke 

Başıboş Bir Yolculuktan Notlar // Fernando Pessoa

Hayatta olsa bile, sanatta ne felsefe vardır, ne etik, hatta ne de estetik. Sanatta sadece duyumlar ve onlar hakkındaki bilincimiz vardır. Tanrı bizim duyumlarımızdan biridir.
~ Bir İngiliz yayıncıya mektup (1916)

Başıboş Bir Yolculuktan Notlar, Fernando Pessoa 

Işık Oyunları // ke

 ışık oyunları

elele mevsimlerin içinden geçebiliriz
gözyaşı yerine kanatları seçebiliriz
helal deyip özenle içiçe geçebiliriz
bendeki ufku sendeki şafağı seçebiliriz
bir masal anlatmazsa uzakların
hayatta envai çeşidi var tuzakların
bir umutla bir hayal diye kurduklarımız
çarpmış bizi gerçek diye bulduklarımz
bir busede gizem, şimşek gibi bir sihir
kulak verirsen aşıklarla erenlerdir pir
türlü köprüden kah yavaş kah hızlı geçilir
mest eden aşk şarabı yarin elinden içilir
bir mitosta açık denizlerde buldum seni
kılavuz bildim elmasın gürleyen sessizliğini
sordun mu yanıtladın mı acaba dürüstçe kendini
arıyor musun benim gibi derinlerde yitirdiğini
ke

Waking Life // ke

Waking Life

Yanıbaşımda olsan sürgün şölene dönüşür, sen belki dahil olursun şu şaşkınların oynadığı oyuna, öğretirsin belki şafağı, heceleyerek, ejderhalara kelebek dilini, beraber söyleştikten sonra belki ufuğu da. Sabah seninle kalkar, beklerim seni her akşam ya da beraber süreriz aylaklığın keyfini.
Kaybedenlerin fiziki bir mekanı olsa, birbirlerine saygıyla selam verirlerdi herhalde, kaybetmenin sessiz bilgisi başdöndürücü bir zafere nazaran ne kadar da öğretici. Öğrenmeyi de bir amaca bağlamamak lazım, öğrenmek bizatihi yaşamak denen eylemenin kendisi değil mi? Bazen alet kutusuna dönüşüyor, bazen ecza dolabına, bazen sana dönüşüyor, kendine, kendi kendine kendime dönüşüyor.
Sürgünler sürgün verir mi, bu bir umut mu, ne dersin? Sürgünün özgürlüğü? Bunca gizem, bunca sihir, bunca ilim, bunca aşk, bunca emek, bunca hayal, bunca gerçek, yekpare hale sokmaya çalıştığımız hakikat, yaramaz bir çocuk gibi, durmuyor yerinde hakikat.

ke

Gerçek // ke

Gerçek ele avuca gelmez, ne kadar insan varsa o kadar gerçek vardır. Kimi gerçekler değişir, bakış açısına, bakış aşısına göre değişir. Kimi gerçeklere saplanıp kalırsın. Kimi gerçekler şarkı gibidir, aşk gibidir, içi içine geçer, kimi gerçeklerle dans edersin. Gerçekten.

Gerçek

Gerçek

Gerçeği anlamaya çalışma, gerçeği anlayamazsın,
anlayamayacağını kavrarsın ya da
şöyle de denebilir, kavrayamayacağını anlarsın.
O halde senin için baskın olan şey belirsizliktir;
sen de anca kaygıyla özgürlük arasında salınırsın.
Bazı şeyleri bilebilirsin, bazı şeyleri bulabilirsin,
bazı şeyleri anımsayabilir, unutabilir,
bazı şeyleri de yitirebilirsin,

bazı şeyleri görebilirsin, bazı şeyleri duyabilirsin,
bazı şeylere dokunabilir, tadabilirsin,
bazı şeylerin kokusunu alabilirsin, bazı şeyleri hissedebilirsin,
bazı şeyleri sezer, bazı şeyleri algılayabilirsin,
bazı şeyleri düşler, bazı şeyleri düşünebilirsin,
bazı şeyleri tanıyabilir, bazı şeylerden utanabilirsin,
bazı şeyleri sevebilir, sevmeyebilir,
bazı şeylerden nefret edebilirsin,

bazen işaretler bir şeyler gösterir, bazen bir şeyler dile gelir,
kabul ettiklerin, inkar ettiklerin olabilir,
bazı şeylerle alay edebilir, bazı şeylerle neşelenebilir,
bazı şeylere üzülebilir, kızabilirsin,
bazı şeyler seni bozar, bazı şeyler düzeltir,
bazı şeyler hasta eder, bazı şeyler iyileştirir,

tasvir, analiz, muhakeme, eleştiri, anlayış
arzu, istem, dua, oyun, duvar, köprü,
elbette bazı şeyleri anlar ve bazı şeyleri kavrayabilirsin,
ama gerçek tüm bunların ötesinde her şeydir,
tasavvur ve tahayyül sınırının ötesinde bilinemez olarak kalır.
Tıpkı Tanrı gibi...

ke
ke

Biz Bize... İyileşirsen İyileşirsin... // ke

Biz Bize... İyileşirsen İyileşirsin...

Bizi iyileştirecek şeyler keşfedebiliriz,
icat edebiliriz.
Buna yetecek kaynaklarımız var.
Hızlı iyileşme vaad eden terapistlere karşı
temkinli olmalıyız,
bizzat hızın yarattığı
rahatsızlıklar yaşarken.
Yaşamının anlamı yavaştır diyor Oruç Hoca.
Bize dayatılan performatif özne için
kendini geliştirmek uğruna kendini sömüren
bir kendilik girişimcisi deniyor,
kendilik önemli bir kavram,
ancak bunun doğrusu kendini gerçekleştirmektir,
yazmak, okumak, dokumak, dokunmak,
müzik dinlemek ya da yapmak, dans etmek,
üzülmek, kızmak, sevmek, sevilmek, sevinmek,
umutsuzluğa kapılmak,
bundan iyimser olmayan bir umut devşirmek,
bağışlamak, bağışlamamak, isyan,
temaşa bile bir kendini gerçekleştirme edimidir.
Birbirimize yakın yerlere savruluyoruz,
birbirimize yakın yerlere sürükleniyoruz,
burası önemli, yalnız olmadığımızı bilmek önemli.
Katlanmaya katlanıyoruz,
tanık olduğumuza tanık oluyoruz,
sevmeyi seviyoruz,
güvenmeye güveniyoruz,
zevk almaktan zevk alıyoruz,
inananlara inanıyoruz.
ke

Şirin // ke

sana olan hislerimi dile dökemiyorum ki, kalbimden çıkan pırr sesini nasıl dile dökebilirim, ya kucağındaki mrrr sesini.. kelimeler ancak bir fikir verebiliyorlardır, ama işin önemli kısmı olan hissedilen şeylerle ilgili nasıl da yetersiz kalabiliyorlar.. fotoğraf bazen biraz yardımcı olabiliyor ama fotoğraf konusunda da iyi olduğumu söyleyemem, hele senin kadar iyi olduğumu hiç söyleyemem.. ben senin bir mermer büstü gibi insani bir ifade ihtiva etmeyen bir tek resmine bile rastlamadım.. üstelik meziyetlerinden dolayı birazcık kibir içerebilen bir poz tercih ettiğine de rastlamadım ve bu da beni çok etkilemiştir..

çiçeklerden güzelsin dersem yalan söylemiş olurum ama çiçekler kadar güzelsin dersem doğru söylemiş olurum bence, kelimeleri mesafeleri kapatmak için kullanmaktan başka şansım yok, aslında doğru kelimeler seçilecek olursa iki farklı dünyada yaşayan iki kişinin arasındaki mesafeyi bile kapatabilir.. ama nerede o doğru kelimeler, her seferinde sessizlik denen bir şeye çarpıp geri yankılanıyorlar..
benim için diğer ruhlardan farklı bir ruh olduğuna hala içtenlikle inanıyorum ki bana soracak olursan buna eminim bile diyebilirim. peki şeyleri nasıl kolaylaştırabiliriz, arkadaş olmak için duvar örmek yerine köprü kurabilirsek ve kendimizi hayatın akışına bırakırsak şeyler kolaylaşır gibi geliyor bana..

şirin kim? en derin kırmızı şiirim..

şirinsin, var mı senden daha cana yakın

ferhata da dağlar kafa tutmasın sakın..

ke


28 Eylül 2024 Cumartesi

Aşk Mektupları // Bedri Rahmi Eyüboğlu

Happiness is not an ideal of reason, but of imagination.

Immanuel Kant

Mutluluk rakı gibidir! İçer içmez tadı anlaşılmaz. Şarkılar biraz sonra söylenmeye başlanır. Çok küçükken, sokaklara veya camların üstüne düşen yağmur damlacıklarını seyretmeyi çıldırasıya severdim. Yirmi senelik bir zamanımı harcadım ben bu ağırbaşlı zevkin adını mutluluk koyabilmek için!
Bedri Rahmi Eyüboğlu / Aşk Mektupları

Oruç Aruoba

Yaşam, yazarı da, sahneye koyanı da, başoyucusu da sen olan; ama senin yalnızca seyircisi olduğun bir oyundur.
Yaşamın, kendinin farkına vararak, özgür olmanın süreci olacak.

Yaşamının hiçbir belirli yerinde bulamadığın amacı, boydanboya kendisinde yatar.

Yaşamının amacını arayıp arayıp bulamayacaksın; ki, bu olacak işte yolu gösteren - amaç da, bu...

Oruç Aruoba 

27 Eylül 2024 Cuma

Ursula K. Le Guin

Biz özneyiz, aramızda bize nesneymişiz gibi davrananlar yanlış, insanlık dışı, doğaya karşı davranıyorlardır. Ve bizimle birlikte, en büyük nesne olan doğa, onun yorulmadan yanan güneşleri, dönüp duran galaksi ve gezegenleri, kayaları, denizleri, balıkları ve eğreltileri, köknar ağaçları ve küçük tüylü hayvanları, hepsi özne oldular. Onlar bizim bir parçamız, biz onların bir parçası olduğumuz için. Etimiz, kemiğimiz. Biz, onların bilinciyiz. Eğer, biz bakmayı bırakırsak, dünya kör olur. Eğer, biz konuşmayı ve duymayı bırakırsak, dünya sağır ve dilsiz olur. Eğer, düşünmeyi bırakırsak, düşünce olmaz. Eğer, kendimizi yok edersek, bilinci yok ederiz.

Ursula K. Le Guin

Dedem // ke

Artık ellerin değil makinelerin topladığı çayı içiyoruz, onu da sallama içiyoruz zaten. Dedem 18 yaşıma geldiğimde beni çilingir sofrasına oturttu, o bir duble içerdi, ben de iki tek. Bunu yaparak artık sözü dinlenebilecek reşit bir birey olarak kabul etti beni. 20 yıldan fazla amatör balıkçılık yaptı. Olta balıkçılığı. Dedesiyle balığa çıkabilen şanslı çocuklardan biriyim. Çapariyle sepet sepet kolyoz tutardık.

O sofraların da tadına doyum olmazdı, sağlıklı olsun diye rahmetli babaannem sofraya bir zeytinyağlı yemek koyardı. Tuhaf bir çaydanlıkları vardı, demlik çaydanlığın içinde. Rakıdan sonra bir çay içerdik, bal gibi bir çaydı. Çınar olarak bilinirdi, çok kişiye hayrı dokunmuştur, en başta 5 çocuğuna da bir ev aldı. Balıkçılar ona Ali Baba derlerdi, on seneyi geçti vefat edeli, ruhu şad olsun, oturduğu apartmanın altında bir lokanta açmışlar, adı: Ali Baba. Bak sen şu Allah'ın işine.
Cenazesine gittiğimde kıyıda bir kayığı ters çevirmişlerdi. Bundan bir gün önce Ankara'da yolda yürürken yerdeki kartvizit ilgimi çekti, ne işletmesi olduğunu anımsamıyorum ama adı Çınardı, kartviziti arka cebime koydum ve telefonum çaldı, başımız sağolsun, bir Çınarı kaybettik diye.
ke

26 Eylül 2024 Perşembe

Boyun Eğme Asi Ol // ke

Küsmenin güzel yanı şu, barışmak, insanlarla barıştım, barışıyorum abiciğim, ne kadar aciz ve ne kadar görkemli bir yaratık şu insan.
BOYUN EĞME ASİ OL!
bak göstereyim sana isyan bayrağı nasıl açılır,,, arşimetten bahset önce, bir kaldıraçla dünyayı yerinden oynatan adamdan,,, sonra şunu ekle ardına:
Pulsarlar o kadar yoğundurlar ki bir çay kaşığı kadar atarca maddesinin dünyadaki ağırlığı 100 milyon tonu geçmektedir.
Bana bir pulsar ver de, bir karıncayla o fili aya zıplatayım,,,
Ama aklın durduysa, dur bakalım, o sonsuz gibi görünen tebessümün yeter, bize büyük sayılar yeter.

ke 

Şiir Yazmalıyız // ke

şiir yazmalıyız

unutmak için
yazmalıyız
anımsamak için
yazmalıyız
anladığımız için
yazmalıyız
anlamadığımız için
yazmalıyız
sevdiğimiz için
yazmalıyız
sevmediğimiz için
yazmalıyız
şart kipini koştuk da
koştuk koştuk yorulduk da
durmak için
yazmalıyız
devam etmek için
yazmalıyız
devam edebilmek için
ke

Büyümek // ke

nasıl denir, ben biraz büyüdüm, sanırım sıra zende ve benim de, bizim de, zaten ebedi gençlikle lanetlenmiş olanlardan bahsediyorum yeniden büyümeye ihtiyacımız olabilir, bir sürü yanılgıdan haberdar olmak demekti bizim yaşadığımız türden büyümek, oysa seninle, rol model de bellidir, benim hayatımda da eksik: çocuklar.. öylesine söylenmiş bir söz değil, yıllar önce okuduğum en güzel makalelerden biriydi, bu zamanda bazı insani yenilgilerle yaşadığımız depresyon ve melankoli için, çocuklara daha bir ilgiyle bakmayı öneriyordu.. mesela kin tutmazlar, yaşama sevinçleri vardır ve güçlü bir merak, oyun duygusu.. nietzsche ne güzel demiş, büyümek çocukluğun oyun ciddiyetini yeniden elde etmektir diye..

ke

25 Eylül 2024 Çarşamba

Biterim // ke

 

ürkek bir dans, işte,
ürperen şarkısı seven bir ruhun..
biterim ilham veren uyanışına,
hayalimdeki gizemli dokunuşuna,
gözlerindeki asalete, kendinle görkemli savaşına,
uyurken, kayıtsızca aralanmış dudaklarına biterim,
ilk imgenle başlar cevherin,
ardısıra ben de biterim
kayıp geleceğini düşünür,
zehirli bir diken gibi biterim
sen bitme, bitirme yeter ki
ben sana bin kere
binbir kere biterim!
ke

Fil // ke

 


şapkadan fil çıkarıyordum inanmıyorlardı
gökten lapa lapa fil yağıyordu inanmıyorlardı
rüyalarında bütün filler aynı anda zıplıyordu inanmıyorlardı
bir karınca bir fil taşıyordu inanmıyorlardı
kızmak için yazmadım
karıncalara inanan bir kavme yollanmış yanlış bir mesihtim ben

ke

Başka Bir Dünya // ke

bir enstrüman kadar tanıdıksın, onun kadar büyüleyici, enstrümanı elime aldığım kadar da yabancı.. renkli bir sessizlik ve rengi olan hür bir ses.. bir sis içinde serpilmişsin, şafağın alacakaranlığında seçilen pırıltılarsın.. itiraf etmem gerekirse benim de ufukta gördüğüm bir sis ve bazen bazı şekillere benzettiğim bulutlar.. bazen yağdıklarını anlayabiliyorsun, yerle gök bir oluyor ve sen bulutların arasından çıkan ilk ışıksın..

dünya organik, inorganik, nükleer, hidroelektrik, fosil yakıtlarla, genetiği değiştirilmiş organizmalarla, suni gübreyle, otomobillerin içinde tecrit edilmiş insanlarla, yapay zeka ve dijital bir dünyayı da kendine katarak dönüyor, dönüşüyor.. evcilleşemedik, hala silahlar susmadı, büyük bir erkek problemi bu ve koşu kadınıyla, erkeğiyle, insanları rehin aldı bile ama koşunun sonu, sonucu ne olacak, inan ben de bilmiyorum..
küçük bir parça ayırsa keşke dünya birbirini sevebilen insanlara, home sweet home dediğimiz, zamanın durduğu, tatlı olmasına tatlı ama sofrasında tuzu da olan..
masal bu ya, tatlı, sevecen, canayakın olanla bir sevinç yanyana gelebilecek mi acaba, ferhatla şirin gibi, zekice yani anlayışlı, birbirini anlayarak konuşmak kadar sessizliği de paylaşarak içiçe geçebilecek mi..
mutluluk bir andır sevinç ise bir eylem, bir süreç.. geciktim, aramıza hayat girdi, önemli kayıplar girdi ve geciktim.. acaba melekler demeyeceksek bile ilham perilerinin fısıldadığı gibi iki kırık parça mıyız birbirine uyan ve hayatın peşine düşme zamanım geldi, ne kadar da acemi hissediyorum kendimi bir bilsen, bunca düşünce edinmek başka bir dünyaya ait, bunca hayal, s/imge edinmek de..
istediğimiz de başka bir dünya değil mi? aşırı fenomenlere, olgulara karşı bir şansımız var seninle, çılgınlık, bu, üzerimize taarruz edeni dengeleyecek bir zırh.. olabilir.. çılgın olan şey bence zıt duyguları aynı anda taşımak aynı zamanda..
böylece bu dünyaya ters gelen her çocuğun yazgısı olan netameli çelişkiler yumağını bir kördüğüm haline getirebiliriz belki, kördüğüm çözülmez, kesilip atılır.. bu belki de dünya için de bir kehanettir.. bir gün duyarlılık böylesine keskin bir bıçak olabilecek mi acaba.. su göğsümüzde, çenemize geldiğinde neden olmasın?
ke

Edward Estlin Cummings - ke

Seni diğerlerinden farksız yapmaya bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada, kendin olarak kalabilmek, dünyanın en zor savaşını vermek demektir. Bu savaş bir başladı mı, artık hiç bitmez.

Edward Estlin Cummings
.........................................................................
........................................................................
Bir bukalemun gördüm, simsiyahtı..
......................................................................
Çok üşümekle delirmek aynı sanırım..
...........................................................................
Çocukken ay aydı, şimdiyse kel bir tanrı..
............................................................................
Ego kuyuya söylenen şarkıdır.
..........................................................................
Us, ama biz günahkarlar kutsal kitabı iyi biliriz..
.......................................................................................
Bir sinek ne hisseder, bunu ancak Tanrı hisseder..
.................................................................................................
Ben bir oyunum, anlamımı oyuncuda bulurum..
................................................................................................
Siyahın siyah beyazın beyaz olması tesadüf olabilir mi?
.........................................................................................................
Herkesin kendi karasuları var, bu kadar hukuk yeter..
.........................................................................................................
Bir adam yaşadı, defalarca k2'ye tırmandıktan sonra onu Everest'in eteklerinde ölü buldular..
.........................................................................................................
Bak işte: Dün jilettim, bugün bileğim..
...........................................................................................................
Tüm dutlar düş gibi, tüm dutlar düş yemiş bülbül gibi.
...........................................................................................................
Gece 'gece gece'dir, uyarır ama söz dinlemez.
..........................................................................................................
Kuyruğumu kaybettim hükümsüzdür. Homo Sapiens Sapiens
..........................................................................................................
ke

Yankı // ke

Oluş Onun aynadaki yansımasıdır diyor İbn Arabi, dünya da bir yankı olsa gerek, kudurduğun zaman o da kuduruyor, başını okşadığında o da başını okşuyor, tebessüm ettiğinde tebessüm ediyor, ben elimden geldiğince dürüst olmaya çalıştım, elinden geldiğince dürüst olmaya çalışan arkadaşlar yolladı o yankı... samimi ve içten.. samimi ve içten..

ke 

Sivrisiber 800 // ke

özgürlüğün özgürlük olabilmesi için hani hata da içermesi gerekmez mi, bu yüzden tüm özgürlük beyannamelerinin başına camus'nun dediği maddeyi koymak gerekebilir. İnsan kendi kendisiyle çelişebilir.

şiire sihirli bir fanusun içindeyken bakanlar şiirin ihtimaller dünyasında yazılabilen şey değil, yazılabilme ihtimali olmayan ama yazılabilen şey olduğunu söylerlerdi..

sen olmazsan ne olur, 300 gram hayvan, 300 gram insan, 300 gram tanrıyla yaşamaya devam etmeye çalışırdım ama beraber olabilsek 600 gram hayvan, 600 gram insan ve 600 gram tanrıyla, herhalde daha dolu bir hayatımız olurdu..
iletişim kuramayıp aşırı enforme edilirsen içeçökersin herhalde..

sivrisiber 800 

24 Eylül 2024 Salı

Bilinç // ke

Bilinç

Bilinçli zihnin kullandığı araçları anımsamaya çalışalım:

kodlama (dil)
analiz
muhakeme
mantık yürütme
(tümdengelim, tümevarım, analoji (benzeşim))
matematik
karşılaştırma
özetleme
problem çözme
metafor ve imgelem
tasvir
mecaz
ironi
özdeşleşme, öykünme
taklit
mizah
duyumsama
idrak
vakıf olma
yorumlama
yargılama (gerekçelendirerek hüküm kurma)
sorgulama
tefekkür
temaşa
münazara
polemik
eleştiri
hipotez-kanıt-teorem
ölçüm, gözlem, deney
ilham, keşif, icat
kuşku>bilgi>inanç
bilme-öğrenme (anlam, kavram, değer)
planlama (proje, taktik, strateji)
sentez (iki farklı türden şeyi birleştiren sentez, diyalekt, kelimelerle şeyleri birleştiren dil gibi)

Yani bilinç sadece beyinden ibaret değildir. Bu araçları iyi kullanan biri zeki birinden daha bilinçlidir.

kei kullanan biri zeki birinden daha bilinçlidir. 

Sürgün // ke

değişimin neresinden itibaren yanıldığımızı bilmiyoruz, yeryüzünden olabildiğince toz olmak en makul seçimlerin başında geliyor, insanların düşünceleri saçma düşüncelerden oluşabildiği için mevcut insanlarla bağ kurma zorunluluğu yoktur, bizlerin daha çok zamana ve mekana bağlı olarak gelişebilen sevgi duygularımız vardır, onların pek çoğuyla da yaşamın temelleri üzerine konuşmaya kalksak açıkça zıtlıklara düştüğümüzü görürüz. bir zamanlar tutunamamayı tutunmamak gibi iradi bir eyleme çevirebiliyorduk delikanlı gençliklerimizle, şimdilerde ise sürgün edilmişleriz, kovulmuşlarız, hayatın kıyısına itilmişleriz ama her geçen gün daha çok sayıda insan birbirini çekmeye başlıyor, bir gün hasret dolu bir kucaklama gelecek mi, şu da denebilir belki, yine uğursuz eğilimizlerimizden biliriz ki böyle durumlarda birbirimizi görmeme eğilimimiz de ağır basabilir; mutluluğu kuytularda aramak deriz buna..

ke

23 Eylül 2024 Pazartesi

Şiire Çekiliyorum // ke

şiire çekiliyorum

şiir kurtar bizi yalnızlıktan,
anlamsızlıktan,
ölümden
kurtar bizi kendi vahşetimizden,
erkek olmaktan, kadın olmaktan kurtar bizi,
yaşlanmaktan, çocuk olmaktan, çocuk olamamaktan,
unutkanlıktan, mevsimleri unutmaktan mesela
iyileşmeyi engelleyen
karabüyülerden, dipsiz kuyulardan
unutamamaktan
kurtar aşkı zorbalıktan
şimdiyi kederden,
geleceği umutsuzluktan,
boğulan birini kurtarır gibi
arkadan yanaşarak
kurtar dünyayı,
kurtar insanı,
insandan...
köksal erdenoğlu

de ki işte / Yaşam ki // Oruç Aruoba

37.

Yavaş yaşayacaksın - bir tür hayretle seyredeceksin yaşamının kendi önünde biçimlenişini; bir yandan da bir garip yaşantı yoluyla, yaşamının zaten bu yönde biçimleneceğini önceden bildiğin duygusunu duyacaksın.
Yavaş yavaş, şaşmaz adımlarla olacağına varacak yaşamın - sen de, hayretle izlerken onun oluşumunu, bileceksin ki, zaten, böyle olacaktı işte...
Yaşamını, hayretle, bileceksin.
38.
Yaşamının en küçük şeyleri bile bakım ister: ufak ayarlamalar, düzenlemeler, onarımlar...
Ya büyük şeyleri?...
- Yaşamın büyük şeyleri yoktur ki; yaşamın her şeyi küçüktür, ufacıktır, ayrıntıdır.
39.
Yaşamın, iki hiçlik arasına gerili bir boşluk olacak -
başka bir şey de olmayacak elinde:
yalnızca bu gerilim...
Bilerek, bilinçli yaşamağa çalışman,
yaşamın nasıl bir boşluk olduğunu
yavaş yavaş öğrenmen olacak -
yani, gittikçe daha az şey bilerek
yaşaman...
...
Bilincin,
tam boşluğun farkına tamamiyle varman olacak -
onunla, tamı tamına, buluşman...
de ki işte / Yaşam ki // Oruç Aruoba

Peket 2

bu benim paşa gönlüm, bu benim deli yüreğim, bu benim kah yaramaz, kah uslu kalbim..

bu benim eksik aklım, bu benim inatçı zihnim, bu benim mucizevi bilincim..
ke
-- -- -- -- -- -- -- --
Kim hesaplayacak
Dünyanın toplam kederini?
Kelimelerle kuşatacak
Hiçliği?
Bana Benzer Bir Başka Aylaklık, Samuel Beckett
-- -- -- -- -- -- -- --
Biz şimdi ne yapsak, biz şimdi ne yapsak, biz işte biraz
bilmiyoruz ya
Diyoruz: yaşasak çıkmazları, sevişsek olmayanlarla.
Edip Cansever
-- -- -- -- -- -- -- --
Kişi üstüme düşeni üstümden düşürebilir miyim diye yürür.
Oruç Aruoba
-- -- -- -- -- -- -- --
Altüst olacak, umutsuzluktan öleceğini sanacaksın, ama, iç dünyan seni yine kurtaracak.
Onlara kalbinin bilmecesini vermiştin, çözsünler diye.
İnsanların sözlerini anlamadım hiç
Tanrıların kollarında büyüdüm ben.
Friedrich Hölderlin

Model // ke

Bakışların azlığı da bakışların fazlalığı gibi aklın iki yetersiz uç görünümü olabilir. O halde bizlere bazılarımızın (tikel) yerleşebilecekleri yaşam modelleri gereklidir ancak bu öyle bir yaşam modeli olsun ki iskeletini biz çizelim, derisini biz giydirelim ve kaslarını biz kazandıralım ona. Şapkasını biz takalım, ayakkabılarını biz bağlayalım.

Böyle bir modele temel olarak almamız gereken iki şey, neleri boşverip, nelere sahip çıkacağımızdır.

ke

22 Eylül 2024 Pazar

O Kulum // ke

 

sarhoş etmişse derindir,
vurgun yediysen dip
sen ne dersin bu halimize edip..
aradığın huzur dolu bir temaşa,
bulduğun ise huzursuz eden bir karmaşa..
olsun, günler yine de ışıklı,
geceler desen pek yakışıklı..
son çaredir: ben bir kulum,
Onun yarattığı her şey benim okulum
ke

Doğruluklu Yaşamaya Çalışmak // ke

 "Yanlışı bir kez iyice belirleyip tanıdıktan sonra, artık doğrunun ve iyinin göstergesi olur."

Spinoza
ne güç ne zeka gibi kalıplarla ilgisi var hayatın, düşüncelerimizi bize dünya veriyor, doğrularla ilgili iddialı konuşmak değil de belki yanlışları ve yanılsamaları bilince çıkaracak kadar doğruluklu yaşamaya çalışmak.. hatta ötesi, yaşamaya çalışmak, bazılarımız için bunlar da birbiriyle ilintili şeyler zaten..
buna vesile olan şeylerden biri saygı, biri de sevmek.. canlı ya da cansızlarla dostluk kurmak.. saksılarla, çatılarla.. edebiyatla, felsefeyle.. bize bir şeyler oluyor, bize ne oluyor? sürükleniyoruz gün be gün artan meşakkate.. derinliği özlüyorum, derinlik paklar, siyasal ifadesiyle kökenine inmek..
mutsuzluk ve umutsuzlukla rehin alınan ruhlar ve göstergelerden ibaret gibi gibi olan ruhlar.. belki de bambaşka maskelerle ve kıyafetlerle bir karnavalda buluşacaklar.. umuyorum ki bir gün mutsuzluk değil kötülük konuşulacak ve gereği düşünülecek..
sınırlandırmanın eşikleri sağlam tutmak gibi bir mantığı vardı, etik olarak en üst derecedeki sorunlarla yeni bir bin yıl başlıyor.. umarım layıkıyla yaşam denen değere gözlerimizi çevirebiliriz.. kutlayarak ve kutsayarak..
özlemle..
ke

40 // ke

hallac-ı mansur kırk durak demiş., kırk yokuş., kırk kapı., kırk göz., ya da sadece 40., rivayetleri sonsuz., değil desen., çok sonlu., sufiler aşkla yaşamaya devam ettiler., bunu da tembihlediler., aşk olan yerde, o başka yerde egoyu tamamen bırakıyorsun., keşke erken nasip olsa., bu kalbi çok hafifletir., bir şeye üzüldüğün zaman., ve sevindiğin zaman., daha gerçek üzülüyorsun., ve tebessüm., ve kahkaha., ve sadece onunla ilgilenmen gerekiyorsa, sadece onunla ilgileniyorsun.,

ego tamamen bırakıldığında., bu olur.,.,.,
gelenekten arınmayı almak ve günahlarından arınmak., 7 ölümcül günah., modern bir zihinle bir ideale bağlanmak., ve postmodern durum içinde peşine düştüğün kendilik.. zamanımızın insanına böyle bir sentez önerilebilir.,.,
ke

21 Eylül 2024 Cumartesi

Dig Your Own Hole // ke

 dig your own hole (chemical brothers)))

gömelim savaşları, adaletsizliği,
kılıç darbelerini, envai türlü silahları
gömelim yokedici kibirimizi,
gözlerimizin gökyüzünü karalayan uçakları gömelim tarihe,
gömelim ilerleme ilizyonunu,
gömelim kendimizi merkezde görme ihtirasını,
gömelim kalpsizliğimizi, duyarsız hallerimizi,
talan ve istila halimizi..
gömelim hayat muhasebesini tutturamayan
yüksek maliyetli tüketimimizi..
gömelim açlığı, sefaleti
bolluktan tetanoz olmuş toplumları..
gömelim savaşa hayır, barış diyemeyen dillerimizi,
gömelim düşmanlıkları, açgözlülüğü, nefreti, öfkeyi, şehveti,
krallığı da, uşaklığı da gömelim..
put gibi tapılan gücü, put gibi tapılan parayı,
put gibi tapılan bir Tanrıyı..
gömelim dizginsiz arzularımızı,
gömelim kardeşimize duyduğumuz sorumluluk
özgürlüğümüzden önce gelmiyorsa,
gömelim böyle bir özgürlüğü de,
gömelim piyasa tarafından eşitlenmeyi,
aynılaştırılmayı,
gömelim yabancılaşmayı, parçalanmış hayatlarımızı,
bile bile ladesi, bile bile atlantisi,
gömelim makul değilse iyimserlik,
megapolleri -karadelikleri- de gömelim tarihe, borsaları,
gökdelenleri (yeni babil kulelerini), mezbahaları,
ayakkabı dolabına sığmayan ayakkabılarımızı..
ayıplarımızı da gömelim ama bence
bunu utanarak yapalım..
devletleri de gömebilsek ne güzel olur..

kazalım bir çukur bir fidan için,
değerini iyice anlayabilmek için
gözyaşlarımızla sulayalım onu,
acı çeken canlılar için, ağlayan çocuklar için,
her biri farklı bir hayat yorumu olan yokolan türler için
kazalım başka bir dünya için,
birer arkeolog, antropolog, birer tarihçi olalım,
kazalım insanboyunda mutluluklara varana dek..
kazalım çocukluğumuza doğru
doğru anıları
o masumiyeti açığa çıkaralım
ve şiirlerimize, şarkılarımıza yeni bir gözle bakalım..
bu dünyaya eski dünya deyip, ona kocaman bir mezar kazalım..
bu merhametten yoksun cilalı dünyaya fatiha okuyalım,
ruhunu, kimbilir kokusunu bile
yitirme tehdidi altında olan
darmaduman insana değil de..
sevgiler..
ke

Bu Ülke // Cemil Meriç

Hayatı anlamadan geçip gidiyoruz. Olgunlaşmak kalbin daha hassas, kanın daha sıcak, zekânın daha işlek, ruhun daha huzurlu olması demek. İçl...