bir enstrüman kadar tanıdıksın, onun kadar büyüleyici, enstrümanı elime aldığım kadar da yabancı.. renkli bir sessizlik ve rengi olan hür bir ses.. bir sis içinde serpilmişsin, şafağın alacakaranlığında seçilen pırıltılarsın.. itiraf etmem gerekirse benim de ufukta gördüğüm bir sis ve bazen bazı şekillere benzettiğim bulutlar.. bazen yağdıklarını anlayabiliyorsun, yerle gök bir oluyor ve sen bulutların arasından çıkan ilk ışıksın..
dünya organik, inorganik, nükleer, hidroelektrik, fosil yakıtlarla, genetiği değiştirilmiş organizmalarla, suni gübreyle, otomobillerin içinde tecrit edilmiş insanlarla, yapay zeka ve dijital bir dünyayı da kendine katarak dönüyor, dönüşüyor.. evcilleşemedik, hala silahlar susmadı, büyük bir erkek problemi bu ve koşu kadınıyla, erkeğiyle, insanları rehin aldı bile ama koşunun sonu, sonucu ne olacak, inan ben de bilmiyorum..
küçük bir parça ayırsa keşke dünya birbirini sevebilen insanlara, home sweet home dediğimiz, zamanın durduğu, tatlı olmasına tatlı ama sofrasında tuzu da olan..
masal bu ya, tatlı, sevecen, canayakın olanla bir sevinç yanyana gelebilecek mi acaba, ferhatla şirin gibi, zekice yani anlayışlı, birbirini anlayarak konuşmak kadar sessizliği de paylaşarak içiçe geçebilecek mi..
mutluluk bir andır sevinç ise bir eylem, bir süreç.. geciktim, aramıza hayat girdi, önemli kayıplar girdi ve geciktim.. acaba melekler demeyeceksek bile ilham perilerinin fısıldadığı gibi iki kırık parça mıyız birbirine uyan ve hayatın peşine düşme zamanım geldi, ne kadar da acemi hissediyorum kendimi bir bilsen, bunca düşünce edinmek başka bir dünyaya ait, bunca hayal, s/imge edinmek de..
istediğimiz de başka bir dünya değil mi? aşırı fenomenlere, olgulara karşı bir şansımız var seninle, çılgınlık, bu, üzerimize taarruz edeni dengeleyecek bir zırh.. olabilir.. çılgın olan şey bence zıt duyguları aynı anda taşımak aynı zamanda..
böylece bu dünyaya ters gelen her çocuğun yazgısı olan netameli çelişkiler yumağını bir kördüğüm haline getirebiliriz belki, kördüğüm çözülmez, kesilip atılır.. bu belki de dünya için de bir kehanettir.. bir gün duyarlılık böylesine keskin bir bıçak olabilecek mi acaba.. su göğsümüzde, çenemize geldiğinde neden olmasın?
ke
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder