cızz..
tarkovskiden paylaştığım, hayatım tarafından tuzağa düşürüldüm sözüne pek yabancı değilim.. değişim sürecini iyi bir yaşamın içine girmek değil de uzun bir es'e çevirdiğim söylenebilir, belki de değişmesi için benim dışımda olan şeylerin içine girmem gerekiyor, ritmi değişik olan dolayısı ile bu ritme ayak uyduracağın bir gerçek, bir yaşantı içine..
yaşam sanki soğuk bir suya girmek gibi, ya yavaş yavaş, üşüye üşüye girersin ya da birden kafanı sokarsın ama bunun için de belirli bir derinlik gerekir.. girmeyebilirsin de, görüş açına farklı şeyler girse, izleyebilirsin de, bırak hallaç pamuğu gibi altını üstüne getirmeyi içinde bulunduğumuz netameli zaman yüzünden korunmak zorunda da hissedebilirsin..
neticede sana seçme şansı pek verilmemiş, fırlatıldığın bir zaman/mekanla yüzleşmek yaşamın bir boyutu aynı zamanda..
es'e, sessizliğe gelince, tıpkı yeni müzikte kullanılan cızırtı gibi sessizliğe geçtiğimde de sadece geriye o cızırtı kalıyor, insanların da bir cızırtıya ihtiyacı olmadığına göre, işin aslı kimsenin sana ihtiyacı yok demektir..
ama müzik sağlam bir bağdır insanlar arasında, müzik kulağı olan birisi bu cızırtının (yaşamım) iki şarkı arasındaki sessizlik olduğunu çıkarsayıp muhabbet besleyebilir..
ke
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder